Toplumda uyumlu olmak ve başkalarının gönlünü almak genellikle erdem olarak görülüyor. Ancak psikologlar, bunun bazen sağlıksız bir alışkanlığa dönüştüğünü ve “herkesi memnun etme sendromu” olarak adlandırıldığını belirtiyor. Bu durum, başkalarının beklentilerini karşılamak uğruna kişinin kendi ihtiyaçlarını ihmal etmesi anlamına geliyor.
SOSYAL VE İŞ YAŞAMINDA TÜKENMİŞLİĞE YOL AÇIYOR
Uzmanlara göre bu davranış biçimi sadece sosyal hayatta değil, iş dünyasında da yaygın. Patronunun her isteğini yerine getiren, arkadaş çevresinde sürekli “tamam, hallederim” diyen ya da aile içinde hep fedakarlık yapan kişiler bir süre sonra tükenmişlik, kaygı ve değersizlik duygusuyla karşı karşıya kalabiliyor.
HERKESİ MEMNUN ETME DAVRANIŞININ 7 BELİRTİSİ
Psikologlar, bu sendromun en belirgin işaretlerini şöyle sıralıyor:
-
Hayır diyememek: Reddetmenin sevilmemek anlamına geldiğini düşünmek.
-
Başkalarının duygularını sahiplenmek: Herkesin ruh halinden kendini sorumlu hissetmek.
-
Onay arayışı: Değerini başkalarının takdiriyle ölçmek.
-
Çatışmadan kaçmak: Sorunları konuşmak yerine susmayı tercih etmek.
-
Sürekli özür dilemek: Küçük durumlarda bile özür borcu hissetmek.
-
Kendini aşırı yormak: Enerjisi kalmasa da başkalarının isteklerini karşılamak için çabalamak.
-
Kendini öncelik yapamamak: Kendi ihtiyaçlarını geri plana atmak ve sınır koyamamak.
UZMANLARDAN KISIR DÖNGÜYÜ KIRMA ÖNERİLERİ
Psikologlara göre herkesi memnun etme davranışı öğrenilmiş bir alışkanlık ve çocuklukta şekilleniyor. Uzmanlar bu kısır döngüyü kırmak için şu adımları öneriyor:
-
Küçük konularda “hayır” demeyi dene.
-
Sorumluluklarını sınırla, herkesin mutluluğunu üstlenme.
-
Onay bağımlılığını bırak, değerini kendin belirle.
-
Fikir ayrılıklarının doğal olduğunu hatırla.
-
Gereksiz özürler yerine teşekkür etmeyi tercih et.
-
Zamanını koru ve önceliğini kendine ver.
-
Dinlenmeye, kendinle ilgilenmeye vakit ayır.
UZUN VADEDE KİMLİK KAYBINA YOL AÇABİLİR
Uzmanlar, herkesi memnun etme çabasının kısa vadede huzur verse de uzun vadede yıpratıcı olduğunu vurguluyor. Bu durum hem kişinin kendini değersiz hissetmesine hem de ilişkilerde samimiyetin zedelenmesine yol açabiliyor.
Gerçek mutluluğun başkalarını kırmadan, ancak kendi sınırlarını koruyarak mümkün olduğunu belirten psikologlar, “Hayır demek sevilmemek anlamına gelmez, aksine kişiyi daha özgür ve güçlü kılar” görüşünü paylaşıyor.