Toplumda yanlış bilinen pek çok noktaya açıklık getiren Kutlubay, bu hastalığın basit bir kaşıntıdan ibaret olmadığını, bazı durumlarda ani krizlere ve yaşamı tehdit eden tablolara yol açabildiğini de ifade etti.

"SOĞUK ÜRTİKERİ KRONİK VE CİDDİ BİR DERİ HASTALIĞIDIR"
Halk arasında “soğuk alerjisi” olarak bilinen tablonun, tıbbi olarak soğuk ürtikeri olarak adlandırıldığını belirten Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, hastalığın sanıldığından çok daha ciddi sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekti.
Soğuk ürtikerinin; derinin soğuk hava, soğuk su, rüzgâr ya da soğuk cisimlerle teması sonucu ortaya çıkan, kronik ve ciddi bir deri hastalığı olduğunu ifade eden Kutlubay, bu durumun basit bir alerji olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi ve şu ifadelere yer verdi: “Soğuk ürtikeri, derinin soğuk hava, soğuk su, rüzgar veya soğuk cisimlerle teması sonucu ortaya çıkan kronik (uzun süreli) ve ciddi bir deri hastalığıdır. Halk arasında basit bir alerji gibi algılansa da, aslında bağışıklık sisteminin düşük sıcaklığa verdiği aşırı ve anormal bir tepkidir, reaksiyondur. Bu durum, hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen ve bazı durumlarda hayati risk oluşturabilen tıbbi bir tablodur.”
"GERÇEK BİR ALERJİ DEĞİL, BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN ANORMAL TEPKİSİ"
Soğuk ürtikerinin klasik anlamda bir alerji olmadığını belirten Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, hastalığın mekanizmasının alerjik reaksiyonlara oldukça benzediğini ifade etti. Kutlubay, bu tabloda polen, fıstık ya da ilaç gibi dışarıdan vücuda giren bir allerjenin söz konusu olmadığını vurguladı.
Bağışıklık sistemindeki mast hücrelerinin soğukla temas ettiğinde, ortada bir allerjen varmış gibi harekete geçtiğini belirten Kutlubay, bu hücrelerin histamin salgıladığını aktardı. Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, tıp literatüründe bu durumu “oto-alerji” olarak tanımladıklarını, yani vücudun kendi dokularına karşı geliştirdiği alerjik benzeri bir tepki olarak değerlendirildiğini söyledi.

TETİKLEYİCİ FAKTÖR FARKI BELİRLEYİCİ
Soğuk ürtikeri ile klasik kurdeşen arasındaki temel farkın tetikleyici unsur olduğunu belirten Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, klasik kurdeşende atakların nedeninin çoğu zaman bilinmediğini söyledi. Kutlubay, döküntülerin kendiliğinden geliştiğini belirterek, “Soğuk ürtikerinde ise neden çok nettir: soğukla temas” dedi.
Klasik kurdeşende deri kabarıklıklarının 24 saate kadar sürebildiğini ifade eden Kutlubay, soğuk ürtikerinde belirtilerin genellikle daha kısa sürdüğünü ve vücut ısındıktan sonraki birkaç saat içinde gerilediğini aktardı.
GENÇ ERİŞKİNLER DAHA YÜKSEK RİSK ALTINDA
Soğuk ürtikerinin toplumun her kesiminde görülebileceğini ancak bazı gruplarda riskin daha yüksek olduğunu vurgulayan Kutlubay, verilerin özellikle genç erişkinleri işaret ettiğini söyledi. Hastalığın en sık 18–25 yaş aralığında başladığını belirten Kutlubay, genellikle sağlıklı bireylerde aniden ortaya çıktığını ve ortalama 5–10 yıl devam ettikten sonra kendiliğinden geçme eğilimi gösterdiğini ifade etti.

ÇOĞU VAKADA GENETİK GEÇİŞ YOK
Genetik yatkınlık konusuna da değinen Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, hastaların büyük çoğunluğunda görülen edinilmiş soğuk ürtikerinin genetik olmadığını söyledi. Kutlubay, bu hastalığın anne ya da babadan çocuğa geçmediğini belirterek, “Ancak Ailesel Soğuk Otoinflamatuar Sendrom adı verilen çok nadir ve farklı bir genetik hastalık vardır. Bu tablo soğuk ürtikerinden tamamen farklıdır ve çocukluk çağında ateşli ataklarla seyreder” dedi.
KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Bilimsel çalışmalara dikkat çeken Kutlubay, kadınların soğuk ürtikerinden erkeklere kıyasla yaklaşık iki kat daha fazla etkilendiğini ifade ederek "Bilimsel çalışmalar, kadınların bu hastalıktan erkeklere kıyasla yaklaşık iki kat daha fazla etkilendiğini ortaya koymaktadır." şeklinde açıklama yaptı.

ÇOCUKLARDA DA GÖRÜLEBİLİYOR
Soğuk ürtikerinin yalnızca yetişkinlere özgü bir hastalık olmadığını belirten Kutlubay, çocuklarda da görülebildiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Evet, çocuklarda da görülebilir. Yetişkinlerin aksine çocuklarda kız ve erkeklerde görülme sıklığı eşittir. Ancak çocuk hastalarda allerjik şok (anafilaksi) riski yetişkinlere göre biraz daha yüksek seyredebilir ve hastalık süreci daha uzun yıllar devam edebilir.”
BELİRTİLER ISINMA AŞAMASINDA ŞİDDETLENİYOR
Hastalığın en sık görülen belirtilerini anlatan Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, soğuğa maruz kalan bölgelerde kızarıklık, şiddetli kaşıntı ve ısırgan otu değmiş gibi kabarıklıkların ortaya çıktığını söyledi. Kutlubay, dikkat çekici noktanın belirtilerin soğuk temasının hemen anında değil, vücudun ısınma aşamasında en şiddetli halini alması olduğunu ifade etti.
SİSTEMİK BELİRTİLER DE ORTAYA ÇIKABİLİR
Çoğu hastada tepkilerin deride sınırlı kaldığını belirten Kutlubay, bazı durumlarda tablonun ağırlaşabileceğini söyledi. Prof.Dr. Kutlubay, ürtikerin belirtilerini "En tipik belirti, soğuğa maruz kalan deri bölgesinde kızarıklık, şiddetli kaşıntı ve ısırgan otu değmiş gibi kabarıklıkların (ürtiker plakları) oluşmasıdır. Hastalıkta ilginç olan nokta şudur: Belirtiler genellikle soğuk temasının hemen anında değil, "ısınma aşamasında" (örneğin soğuktan sıcak bir odaya girince veya buz teması kesilince) en şiddetli halini alır." şeklinde değerlendirdi.

BOĞAZ ŞİŞMESİ HAYATİ RİSK OLUŞTURABİLİR
Özellikle soğuk içecekler ve dondurmanın ciddi riskler taşıyabileceğini vurgulayan Kutlubay, dudak, dil ve boğazda ani şişmelerin gelişebileceğini söyledi. Boğazdaki şişmenin hava yolunu tıkayarak nefes almayı zorlaştırabileceğini ifade eden Kutlubay,"Boğazdaki bu şişme (orofaringeal anjiyoödem) hava yolunu tıkayarak nefes almayı güçleştirebilir ve acil tıbbi müdahale gerektiren boğulma hissine yol açabilir." dedi.
SOĞUK SUYA GİRMEK EN ÖLÜMCÜL RİSK
Soğuk deniz ve soğuk duşun hastalık açısından en tehlikeli durumlar arasında yer aldığını belirten Kutlubay, vücudun tamamının aynı anda soğuk suya maruz kalmasının büyük miktarda histamin salınımına yol açtığını söyledi. Bu durumun ani tansiyon düşmesi, bayılma ve boğulma riskini artırdığını ifade eden Kutlubay, tıp literatüründe bu durumun “yüzücü ölümü” olarak tanımlandığını aktardı.
YANLIŞ BİLİNENLER: “ÜŞÜTMEKLE OLUR” DÜŞÜNCESİ DOĞRU MU?
Toplumda yaygın olan “üşütmekten olur” algısının gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Prof. Dr. Kutlubay, konuyla ilgili bilinen yanlışları "Bu tamamen yanlış bir inanıştır. Halk arasında "soğuk algınlığı" veya "üşütme" denilen durum virüslerin neden olduğu bir enfeksiyondur. Soğuk ürtikeri ise fiziksel bir deri hastalığıdır. Buradaki "soğuk" kelimesi bir mikrobu değil, doğrudan düşük sıcaklığı ifade eder. Grip olmakla veya bağışıklığın zayıflamasıyla doğrudan bir ilgisi yoktur." şeklinde açıkladı.




