KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN

Enerji, artık yalnızca bir ekonomik değişken değil; aynı zamanda siyasi bir güç, jeopolitik bir koz, hatta bir hayat memat meselesi. Avrupa, işte tam da bu gerçeğin soğuk yüzüyle karşı karşıya. Son yıllarda gaz fiyatlarındaki dalgalanmalar, sadece enerji piyasasını değil, hane halkının faturalarını, sanayinin üretim bantlarını, hükümetlerin politikalarını ve sokaktaki vatandaşın ruh halini bile etkiler hale geldi.

Peki ne oluyor da Avrupa’da gaz fiyatları bir düşüyor, bir yükseliyor? Bu işin perde arkasında ne var? Sadece havalar mı soğuyor, yoksa başka şeyler de mi donuyor?

Bir Enerji Krizinin Anatomisi

Avrupa uzun yıllar boyunca Rusya’dan gelen doğal gazla ısındı, üretim yaptı, fabrikalarını çalıştırdı. Ucuz, bol ve düzenli gelen bu kaynak, Avrupa ekonomisinin belkemiği oldu. Ancak 2022'de patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı bu dengeyi kökten sarstı. Avrupa, enerji arzında ciddi bir kırılma yaşadı. Bu, sadece fiziksel bir eksiklik değil; aynı zamanda bir güven kriziydi.

Gaz vanaları kapandı. Fiyatlar fırladı. Piyasalar panikledi. Ve Avrupa yeni bir enerji dönemiyle tanıştı: Belirsizlik çağı.

Fiyatlardaki Hareketliliğin Temel Sebepleri

Gaz fiyatlarındaki iniş çıkışların arkasında çok katmanlı nedenler var. Bunları birkaç başlık altında toplayabiliriz:

Soğuk geçen kışlar doğal gaz talebini artırır. Avrupa, iklim krizinin etkisiyle artık hava tahminlerine değil, “aşırı hava olaylarına” bakarak enerji politikasını şekillendiriyor. Sert geçen birkaç hafta bile fiyatları yukarı itebiliyor.

Avrupa’da yer altı gaz depolarının doluluk oranı artık manşet haber konusu. Kışa %90 dolulukla mı girildi, yoksa %70 mi? Küçük farklar büyük fiyat etkileri yaratıyor. Çünkü düşük rezerv = yüksek tedirginlik = artan fiyat.

Ukrayna hattı üzerindeki gaz akışının kesilmesi, Baltık Denizi'ndeki boru hatlarına yönelik sabotaj iddiaları ve Orta Doğu’daki krizler… Bunların hepsi arz güvenliğini tehdit ediyor. Arz tarafı riskliyse, piyasa fiyatlara “güvensizlik primi” ekliyor.

Avrupa, Rus gazına alternatif olarak ABD ve Katar gibi ülkelerden sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithal etmeye başladı. Ancak bu kaynaklar sınırsız değil. Çin ve Güney Kore gibi enerji devi ülkelerle yaşanan LNG rekabeti, fiyatları yukarı çekiyor.

Enerji borsaları artık meteoroloji haritası gibi okunuyor. Fiyatlar sadece arz-talep dengesiyle değil, beklentilerle, raporlarla, hatta tweet’lerle hareket ediyor. Yani bu piyasa sadece enerji değil, aynı zamanda psikolojiyle de çalışıyor.

Avrupa Ne Yapıyor, Ne Yapmalı?

Avrupa, bu krizle birlikte enerji stratejisini köklü şekilde değiştirmeye başladı. İşte atılan bazı adımlar:

Rüzgar, güneş ve hidroelektrik kapasitesi hızla artırılıyor. Ama bu kaynaklar hava koşullarına bağımlı, yani %100 güvenilir değil.

Binalarda izolasyon, sanayide tasarruf teknolojileri, düşük tüketimli cihazlara geçiş... Küçük adımlar büyük tasarruflar getiriyor.

Azerbaycan, Norveç, Cezayir gibi alternatif ülkelerle enerji anlaşmaları yapılıyor.

Kıyı şehirlerde hızlıca LNG terminalleri kurularak ithalat esnekliği artırılıyor.

Ancak bu adımların etkisi kısa vadede değil, orta-uzun vadede görülebilecek. Bugün Avrupa hâlâ geçiş döneminde. Yani kriz bitmedi; sadece şekil değiştirdi.

Vatandaş Cephesi: Bir Faturanın Hikayesi

Enerji fiyatlarındaki dalgalanma, en çok da ev kullanıcılarını vurdu. Doğal gaz faturaları bazı ülkelerde üç katına çıktı. Hükümetler destek paketleri açıkladı, sübvansiyonlar devreye alındı. Ama bu geçici pansumanlar da devlet bütçelerine ağır yük bindirdi.

Enerji artık sadece bir “ev gideri” değil, aynı zamanda sosyal bir sorun haline geldi. Enerji yoksulluğu, Avrupa’nın gündeminde yükselen bir başlık.

Isıtırken Üşüten Gerçekler

Avrupa gaz fiyatları, sadece ekonominin değil, politikanın, diplomasinin ve doğanın da etkisiyle şekillenen çok katmanlı bir hikâye anlatıyor. Bu hikâyede başrolde ne sadece doğalgaz var ne de sadece fiyat etiketleri. Burada başrolde belirsizlik, dönüşüm ve direnç var.

Avrupa, bu zorlu enerji sınavından ya daha bağımsız ve sürdürülebilir bir enerji sistemiyle çıkacak… ya da yeni krizlere gebe, kırılgan bir yapı içinde kalacak.

Gaz vanaları açılır kapanır… ama enerji politikası, bir gecede değişmez.

Kaynaklar: Dışişleri Bakanlığı Verileri, BM Raporları, Uluslararası Ajans Analizleri