Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş üçüncü yılına yaklaşırken dünya hala bir çözüm yolu arıyor. Çatışmaların yarattığı insani, ekonomik ve siyasi yıkım artık sadece iki ülkeyi değil, tüm küresel dengeleri etkiliyor. Tam da bu atmosferde, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski geçtiğimiz günlerde önemli bir açıklama yaptı: Türkiye, barış görüşmelerine ev sahipliği yapabilecek ülkeler arasında…

Savaş Devam Ediyor Ancak Barış İhtimali Yeniden Masaya Yatırılıyor

Barış masasının kurulması her zaman zor olmuştur. Hele ki taraflar bu kadar derin ve çok katmanlı bir çatışmanın içindeyken. Ancak her savaşın bir gün biteceği gerçeği, diplomasi için kapıyı her zaman aralık bırakır. Türkiye’nin bu süreçte adı geçiyor olması, aslında sürpriz değil. Çünkü geçmişte esir takası, tahıl koridoru gibi insani adımlarda da aktif rol oynayan bir ülke oldu.

Tarafsız Duruşun Getirdiği Güven

Ankara’nın bu pozisyona gelmesinde tarafsız duruşunun etkisi büyük. Türkiye ne Batı cephesine ne tamamen dahil oldu ne de Rusya ile köprüleri yıktı. Her iki tarafla da konuşabilen nadir ülkelerden biri olarak öne çıktı. Bu da barış masasında 'herkesi dinleyebilen' bir aktör olmasını sağladı. Diplomasi tam da bu noktada başlıyor zaten: duymak kadar duyulmak da önemli.

Diplomatik Kazanımlar ve Riskler

Barışa ev sahipliği yapmak bir prestij olduğu kadar sorumluluktur da. Türkiye için böyle bir süreç, dış politika açısından ciddi bir kazanım yaratabilir. Ancak bu rol aynı zamanda dikkatli bir dengeyi de zorunlu kılar. Taraflardan birine yakınlaşmak ya da süreci şeffaf yürütmemek, hem içeride hem dışarıda güven kaybına neden olabilir.

Sadece Masaya Oturtmak Yetmez

Unutmamak gerekir ki arabuluculuk yalnızca bir masa kurmaktan ibaret değildir. O masanın dili, zamanı, içeriği ve hatta psikolojisi vardır. Türkiye eğer bu sorumluluğu üstlenecekse, yalnızca mekan sağlayan değil; süreci yönlendirebilecek donanımda bir arabulucu profili çizmelidir.

Son Söz

Barışın yolu, savaştan çok daha zordur. Ama o yol, bir kez açıldığında sadece iki ülkeye değil, dünyaya nefes aldırır. Türkiye bu yolun taşlarını döşeyebilir mi, bu hem diplomasinin hem de tarihin cevabını vereceği bir soru ve bu soruyu sormaya cesaret etmek, barış yolunda ilk adımdır. Ve biz o adımı attık bile…

Türkiye Diplomasi Sahnesi