Değerli okurlarım…
Bugün Türkiye’nin siyasi gündeminde en çok konuşulan konulardan biri olan Ekrem İmamoğlu hakkındaki rüşvet iddialarını ele almak istedim. Siyaset, ekonomi ve bürokrasinin kesiştiği bu dosya, aslında bir yolsuzluk soruşturmasından biraz daha fazlası; güç mücadelesinin, etik tartışmaların ve kamu yönetiminde şeffaflık arayışının tam merkezinde duruyor.

Whatsapp Image 2025 11 12 At 15.27.16 2

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre, İmamoğlu’nun yakın çevresinden bazı isimlerin, belediye ihalelerinde usulsüzlük yaptığı ve kamu kaynaklarının kişisel menfaat için kullanıldığı iddia ediliyor. İddianamede yer alan şirket bağlantıları, aracı isimler ve para trafiği, yerel yönetimlerdeki denetimsizlik, çıkar ilişkileri ve kurumsal zafiyetleri açık biçimde ortaya koyuyor

Elbette bu iddialar henüz yargı sürecindedir ve kesinleşmiş bir hüküm yoktur. Ancak, bu tür dosyalar bizlere asıl sorgulamamız gereken şeyi hatırlattı yine… Kamu gücü, gerçekten kamu yararına mı kullanılıyor? Yoksa siyaset, giderek güç ve menfaat ağlarının bir oyunu haline mi geldi?

Kamu Gücü ve Hesap Verilebilirlik

Bir siyasetçinin gücü, elindeki imkan ve kaynakları ne kadar adil, verimli ve denetlenebilir biçimde yönettiğiyle anlaşılır. Ancak bizim gibi siyasetin uzun süredir kutuplaşma ekseninde ilerlediği toplumlarda, şeffaflık genellikle ikinci plana atılır. İhale süreçlerinden atama zincirlerine kadar, kişisel sadakat çoğu zaman liyakatın önüne geçmiştir. Tarihte birçok örneği de vardır… Bu durum tüm yönetim kültürünü ilgilendiren ciddi bir sorundur.

Bugün gelinen noktada vatandaşın devlete duyduğu güven, açıklık ve hesap verebilirlik ilkeleriyle yeniden inşa edilmelidir. Aksi halde her yeni iddia, koca bir sistemin meşruiyetini zedelemeye devam edecektir böyle giderse…

Whatsapp Image 2025 11 12 At 15.27.16 3

Siyasetin Gölgesinde Algı Operasyonları

Siyaset, artık sadece algı üzerinden de yürütülüyor. Kamuoyu önüne yansıyan her dosya, aynı zamanda bir psikolojik operasyonun da parçası olabiliyor. İktidar ve muhalefet arasındaki çekişmelerde, gerçek ile manipülasyon arasındaki çizgi giderek bulanıklaşıyor. Haliyle bu da yurttaşımızın doğru bilgiye erişimini zorlaştırıyor.

Halbuki toplumun ihtiyacı olan şey kim adil davranıyor sorusudur.

Velhasıl…

Velhasıl değerli okurlarım, bu iddianame bize yönetim anlayışımızı yeniden sorgulama fırsatı sunuyor aslında… Kamu gücü ile kişisel çıkar arasındaki sınır net çizilmediği sürece, benzer dosyalarla yeniden karşılaşmamız kaçınılmaz. Ve kalıcı bir değişim için, şeffaflık ve adaletin sistemin temeline yerleşmesi şart !

*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*