Milyonlarca memur ve memur emeklisinin gözü kulağı toplu sözleşme masasında…
8. dönem toplu sözleşme görüşmeleri sürerken hükümet, ikinci zam teklifini açıkladı… Taban aylığa 1000 TL artış…
Kusura bakmasınlar ama bu rakam, “insanca yaşam” standardının yanından bile geçmiyor…
Açık konuşalım… teklif yetersiz…
Zaten herkes farkında, ama anlaşılan o ki bu masada kimse gerçeği dillendirmeye niyetli değil…
Memurla, emekliyle alay mı ediliyor, gerçekten anlamak güç… İnsanların yaşam mücadelesi verdiği, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı bir dönemde sunulan bu oranlar, bırakın beklentiyi karşılamayı, komik bile duruyor…
Yıllardır verilen maaş artışları, yıllık enflasyonun çok gerisinde kaldı…
Maaşlar reel anlamda eridi, alım gücü düştü…
Çarşıya pazara çıkan herkes biliyor; fiyatlar haftadan haftaya değil, neredeyse günden güne değişiyor. Markete giren, elinde listeyle çıkamıyor… Et, süt, peynir, yağ… en temel gıdalar bile dar gelirli için lüks oldu…
Şimdi önümüze iki yıllık bir zam planı konuyor… Peki, memur ve emekli bu iki yılı nasıl geçirecek? Fahiş fiyatlarla nasıl baş edecek? Kirasını nasıl ödeyecek, çocuğunu nasıl okutacak, sofrasına nasıl ekmek koyacak? Bilen var mı?
Olsa da yok…
Elektrik, su, doğalgaz faturaları, kira, mutfak masrafı, ulaşım… derken…maaş daha elde sayarken tükeniyor…
Ortada bir tiyatro var sanki… Senaryo belli, oyuncular belli ve final belli… Kamu çalışanının ve emeklisinin talepleri yok sayılacak. Görünen o …Yazık… gerçekten çok yazık!
Eğer ücretlerde adalet sağlanmak isteniyorsa; memur ve memur emeklisine daha önce verilmiş sözler tutulmalı… Yani, memurun dört gözle beklediği kira yardımı, insanca yaşamaya yetecek refah ücreti ve yeterli seviyede bayram ikramiyesi artık hayata geçirilmeli…
Giyecek, yiyecek, aile yardımları günümüz şartlarına göre yeniden düzenlenmeli…
Ulaşım, eğitim, kreş, çocuk bakımı, tatil gibi ödenekler yürürlüğe girmeli…
Enflasyon farkı ise aylık olarak maaşlara yansıtılmalı…
Ve unutulmasın… memur da emekli de bu ülkenin üreten, hizmet eden, omuzlarında yük taşıyan kesimidir… Lakin ekmeğe muhtaç edilmemeli…Onu görmezden gelmek, ülkenin emeğini, alın terini görmezden gelmektir…
Memur emeğinin hakkını, memur emeklisi ise yıllardır kesilen kendi alın teri birikiminin geri ödenmesini istiyor…
Bu talepleri sadaka değil, hak arayışıdır…
Vesselam.