Papa 14. Leo ülkemizi ziyaret etti…
İlk bakışta bu ziyaret sakin, masum ve rutin bir ziyaret olarak lanse edildi…Kamuoyunda ciddi bir tepki oluşmadı…
İktidar da muhalefet de kayda değer bir değerlendirme yapmadı…
Ancak perde arkasında verilen mesajlar son derece netti…
Ziyaretin içerdiği semboller ve tercih edilen mekânlar özelikle seçilmişti…
Bu sembol ve mekanlara bakıldığında bu gezinin sıradan bir dinî ziyaret olmadığı açıkça belliydi…
Yani bu ziyaret baştan aşağı stratejik anlam ve mesajlar taşıyan bir geziydi…
Hatırlayalım lütfen…
Sayın Papa ne yaptı…
Papa, ziyaretinin merkezine Bartholomeos’u yerleştirdi…Ekümenik Patrik…vurgusunu güçlü biçimde öne çıkardı… Hristiyan birliği söylemiyle İznik’te bir ayin gerçekleştirdi... Ancak dikkat çekici olan şuydu: Rusya’daki Ortodoks temsilcileri bu ayine davet edilmedi…
Başka bir ifadeyle Rusya Kilisesi’ne, “Seni bu birlik içinde görmüyoruz” mesajı verildi…
Bu, tüm Hristiyan alemine yönelik jeopolitik bir mesajdı ve bu mesaj Türkiye topraklarında verildi…
Bununla eş zamanlı olarak ticaret gemilerinin, Karadeniz’de özellikle de münhasır ekonomik bölgelerimizde vurulması da ülkemiz açısından ayrı bir endişe kaynağı oldu…
Diğer tarafta ise Yunanistan Savunma Bakanı’nın ardı ardına yaptığı agresif açıklamalar da bayağı dikkat çekti…
Adeta bir yerlerden talimat almış gibi konuşuyor…
Ege’yi karadan kuşatacağız..
Adalara füze rampaları yerleştiriceğiz…
gibi söylemlerle hem bölgeyi ısıtıyor…
hem de kendi iç siyasi çıkarları için gündem oluşturuyor…
Ancak, bu tutumun ABD–İsrail eksenli dış politika hesaplarıyla bağlantılı olduğu da güçlü bir ihtimal dahilinde olduğu açıkça ortaya çıkıyor…
Tam bu süreçte…
bölgede adeta ABD’nin bölge valisi gibi hareket eden Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’da kripto mesajlar vermeye devam ediyor…
Doğu Akdeniz’de yeni bir düzen kurmanın zamanı geldi…diyor…
Bu cümle, hem Türkiye’ye hem de bölgedeki diğer aktörlere verilmiş açık bir mesaj niteliğinde…
Bu mesaj, İsrail ve Yunanistan arasındaki yakınlaşma ile birlikte okunduğunda…
Bölgede yeni bir jeopolitik derin bir yapı oluşturulmak istendiği çok net ortada…
Nitekim İsrail parlamentosunda geçtiğimiz günlerde yapılan özel bir oturumda da “bölgedeki en büyük tehdit Türkiye’dir” denilmesi, resmin bütününü tamamlıyor…
Tabi ki tüm bu gelişmeler…Birbiriyle bağlantısız değil…
Kendiliğinden de olmuyor…
Hepsi planlı…
Programlı ve zamana yayılan bir stratejinin parçaları gibi işliyor…
Aklımıza da şu soru gelmiyor değil….acaba…
Türkiye’yi adım adım istenmeyen bir bölgesel çatışma iklimine çekmeye yönelik operasyonel hamleler mi yapılmaya başlandı?…
Mevcut bölgesel bu tablo…Türkiye açısından dikkatle izlenmesi gereken önemli bir alanı oluşturuyor…
Bu nedenle; Türkiye’nin…
Diplomatik alanda daha proaktif…
Askeri alanda daha yüksek caydırıcılığa sahip…
Ekonomik alanda daha dayanıklı…
İstihbarat alanında ise bütüncül ve koordineli karşı hamleler üreten…
bir yapıyı en güçlü şekilde ve
İvedilikle geliştirmesi ve uygulamaya koyması büyük önem taşıyor…
Netice itibariyle….
Bölgesel aktörlerin eşgüdümlü hamlelerine karşı Türkiye’nin de hazırlıklı, planlı ve topyekûn bir teyakkuz içinde olması gerekiyor…
Dikkatli olmak lazım…
Vesselam.
*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*