Aralık ayı gelir gelmez ülkede yine aynı tartışma başladı: “Asgari ücret ne olacak?” Komisyon yakında toplanacak, herkes nefesini tutmuş bekliyor…
Ama şunu net söyleyeyim…
Bu mesele artık sadece kuru bir rakam meselesi değil…
Bir memleketin nasıl yaşadığının, nasıl ayakta durduğunun açık fotoğrafı…
Sokağa çıkıp bir bakkala, bir pazarcıya, bir işçiye sorun…
Alacağınız cevap belli: “Bu parayla nasıl geçinelim?” İşte meselemiz tam olarak bu.
Rakamlar Bize Ne Diyor?
Kasım 2025 verileri:
Açlık sınırı: 29.828 TL
Yoksulluk sınırı: 97.159 TL
Bekâr bir çalışan için yaşama maliyeti: 38.752 TL
Peki biz ne veriyoruz?
22.104,67 TL.
Anayasa Var, Yükümlülük Var… Ama Cüzdan Boş…
Anayasa devlete açık açık görev veriyor…
Çalışanların hayat standardını yükselt, adil ücret politikasını sağla…
Ama sokakta tablo başka.
İnsanlar ay sonunu zor getiriyor, market arabası dolmadan hesap kabarıyor…
Asgari Ücret Sadece Ekonomi Değil, Moral Meselesi
Bir işçi akşam eve giderken “Bugün de çok şükür elim boş değil” diyemiyorsa…
O ülkede bir şeyler ters gidiyor demektir…
Ne Yapmalı?
Asgari ücret açlık sınırının altında olamaz.
Yoksulluk sınırına yaklaşmalı.
Yılda bir kez güncelleme gerçekçi değil.
Vergi yükü azaltılmalı.
Alım gücü korunmalı.
Son Söz
Açlık sınırı 29 bin lirayken 22 bin liralık ücreti yeterli görmek kimseyi ikna etmiyor.
Sokak soruyor: “Bu parayla nasıl geçineceğiz?”
Komisyon kararını açıklayacak.
Dileğimiz, masadan çıkacak rakamın hesaplara değil, hayata uymasıdır…
Çünkü mesele asgari ücret değil; insanca yaşamak meselesidir…
Vesselam…
*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*