KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN
Bir ömür çalışıp ülkesine hizmet eden, alın teriyle üretime, kamuya, eğitime, sağlığa katkı sunan milyonlarca insan... Bugün onların büyük kısmı, “emekli” sıfatıyla hayatlarının ikinci baharını yaşamaya çalışıyor. Ne var ki bu bahar, çoğu zaman ne huzurla ne de refahla geliyor.
Emeklilik, sadece çalışmanın sona erdiği bir dönem değildir. Aynı zamanda bir toplumun, emek verene ne kadar değer verdiğini gösterdiği ayna gibidir. Bu nedenle emeklilik sistemini konuşmak, yalnızca yaşlıların değil; geleceği düşünen herkesin meselesidir.
Bir Yorgunluk Hâli: Emeklilikte Geçim Savaşı
Bugün Türkiye’de birçok emekli, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Hayat pahalılığı, sağlık harcamaları, barınma ve sosyal hayata katılım gibi en temel konular, emekliler için ciddi bir mücadeleye dönüşmüş durumda.
Üstelik sorun sadece maaş düzeyinde değil; emeklilerin sosyal hayattan kopuk kalmaları, psikolojik olarak yalnızlaşmaları, toplumsal rollerinin giderek silikleşmesi de çözüm bekleyen önemli başlıklar arasında yer alıyor. Oysa emekli bir birey, deneyimiyle, bilgeliğiyle ve birikimiyle toplumun değerli bir parçasıdır. Bu kıymet görmezden gelinmemeli.
Çözüm Var: Kapsayıcı ve Gerçekçi Adımlar Mümkün
Sorun büyük ama çözümsüz değil. Her siyasi görüşten insanın hemfikir olabileceği, toplumsal uzlaşıyla hayata geçirilebilecek önerilerle emeklilerin yaşam kalitesi yükseltilebilir. İşte bazı yapıcı ve uygulanabilir çözüm yolları:
Emekli maaşları, aktif çalışanların maaşlarıyla orantılı ve insanca yaşamaya yetecek düzeyde yeniden ele alınmalı. En düşük emekli maaşı, belirli bir “asgari geçim standardı”na endekslenerek yıldan yıla güncellenebilir. Bu uygulama, ekonomik istikrara zarar vermeden, sosyal barışı güçlendirecek bir adım olur.
Özellikle büyükşehirlerde kirada oturan emekliler için “emekli yaşam destek paketi” kapsamında kira yardım programları başlatılabilir. Ya da TOKİ benzeri sosyal konut projelerinde emeklilere özel kontenjanlar ve düşük taksitli ödeme modelleri geliştirilebilir.
Sağlık, yaşlılıkla birlikte en önemli ihtiyaç haline gelir. Bu sebeple; 65 yaş üstü emeklilere yönelik özel sağlık destek paketleri, ücretsiz veya indirimli ilaç temini, evde bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve özel hastanelerde emeklilere özel indirim protokolleri hayata geçirilebilir.
Emeklilik, köşesine çekilmek değil; toplumsal katkının farklı biçimlerde sürdüğü bir dönemdir. Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları iş birliğiyle emeklilere yönelik sosyal kulüpler, seyahat programları, gönüllü rehberlik sistemleri gibi uygulamalar yaygınlaştırılabilir.
Dileyen emekliler, uzmanlık alanlarına göre part-time veya danışmanlık esaslı sistemlerle yeniden üretken hale gelebilir. Bu, hem bireyin kendine olan güvenini tazeleyip maddi katkı sağlar hem de toplum deneyimden faydalanmış olur.
Belediyeler, şehir planlamasını emekli vatandaşların ihtiyaçlarına göre revize edebilir: Engelli ve yaşlı dostu ulaşım, yeşil alanlar, emekli lokalleri, ücretsiz veya indirimli toplu taşıma hizmetleri bu başlık altında toplanabilir. “Emekli Dostu Şehir” sertifikasıyla rekabet ve gelişim teşvik edilebilir.
Unutmayalım: Bugünün Emeklisi, Dün Bu Ülkeyi Taşıyan Omuzlardı
Emeklilerimizi sadece sosyal yardım alan bir grup olarak görmek büyük bir yanlıştır. Onlar bu ülkenin sanayisinde, tarımında, bürokrasisinde, akademisinde ve daha pek çok alanında hizmet vermiş, bugün geldiğimiz noktanın mimarlarıdır. Onlara sahip çıkmak; geçmişe vefa, geleceğe güven demektir.
Ve unutulmamalıdır ki, hepimiz potansiyel birer emekliyiz. Bugün atacağımız her adım, yarın kendi yaşamımıza yansıyacaktır.
Saygının Gerçek Karşılığı, İyi Bir Yaşamdır
Emeklilere verilen değeri yalnızca yılda bir kere yapılan açıklamalarda, tek seferlik ödemelerde aramayalım. Bu değer, sürekli, tutarlı ve insanca yaşamayı mümkün kılan politikalarla hayat bulmalı.
Bir toplum, en kıymetli üyelerine – yani geçmişin yükünü taşıyanlara – ne kadar saygı gösteriyorsa, o kadar medenidir.
Şimdi, hep birlikte bu sorumluluğu üstlenmenin zamanı. Çünkü emeklilerin yüzü güldüğünde, toplumun vicdanı huzur bulur.