Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu ve Önderi olan Atatürk'e ve arkadaşlarına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde “alçak” diyen, küçük yaşta bir kız çocuğuna tacizden ceza alan, 33 askerimizin katilinin kardeşi Sırrı Sakık ve makam aracında yeğenine yönelik suçlarla gündeme gelen Pervin Buldan ile dağda Türk askerine, polisine ve Türk Kürt ayrımı yapmadan tüm vatandaşlarımıza silah doğrultan teröristlik yapan birisini mecliste konuşturan yapı, Kürt kardeşlerimizin “sözde” sorunlarını çözecekler iddiası kabul edilemez.
Ermeni döküntüsü ülkemizin kıyısında köşesinde kalmış ve Kürt kardeşlerimizin arasına sızıp bin yıllık kardeşliğimize kasteden bu alçaklara asla müsaade edilemez.
Madem muhatap alındınız ve hayal bile edemeyeceğimiz kadar bir çok insan taşın altına elini koyarak terör olmayan bir Türkiye hayalini mümkün kılmak için adım attı; o halde terörsüz bir Türkiye konuşuluyorken şımarmayın, haddinizi bilin, verilen değeri suistimal etmeyin.
Siz Kardeşlerimizi Temsil Edemezsiniz Siz Onların Sesi Olamazsınız
Belediye Başkanı olarak görevimi icra ederken Avrupa Konseyi’nden “kayyum meselesini görüşmek için gelen” heyete Ankara’da ve Strasburg’ta tüm siyasi parti temsilcilerinin huzurunda şunu söyledim:
Bu meseleyi konuşmak istiyorsanız asıl muhataplar, Avrupa’yı ağlama duvarı gibi görüp Türkiye aleyhine propaganda yapan HDP’liler değil;
“Ben Kürdüm ama terörist değilim” diyen ve Diyarbakır’da, yazın sıcağında, kışın soğuğunda, kar ve yağmur demeden HDP binası önünde bekleyip “Çocuklarımızı kandırıp dağa götürdünüz, onları verin” diyen Kürt analarıdır. Bu anaları dinlediniz mi?
Mardin’de, Şırnak’ta ve daha birçok yerde “Biz Kürdüz ama terörist değiliz” dediği için köylerini koruyan kahraman koruyucularımızı işkence ile şehit edip telefon direklerine astılar.! Bu korucularıımızın ailelerini dinlediniz mi?
“Biz Kürdüz ama terörist değiliz” dedikleri için köylerinden, mezralarından sürülüp batıya göç eden Kürt kardeşlerimize “Niçin memleketinizi bırakıp buralara göçtünüz?” diye sordunuz mu?
Eğer bölge halkına Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından sistematik bir zulüm yapılsaydı, bu insanlar batıda, Türklerin yoğun yaşadığı şehirlere mi göç ederlerdi; yoksa komşu ülkeler olan Irak veya Suriye’ye mi kaçarlardı?
Bu Soruya Cevap Veremediler Çünkü Niyetleri Halis Değildi Dertleri Başkaydı
Amaçları Türkiye’nin üniter yapısını, Türk-Kürt ayrımını, mezhep ve meşrep farklılıklarını körüklemek; bu ülkenin kardeşliğinden rahatsız olmaktı. Bu güzel ülkede, mezhebi ya da meşrebi ne olursa olsun kimse ikinci sınıf vatandaş olarak görülmemiştir.
Devlet Makamındaki Kürt Kardeşlerimiz
Bugün Cumhurbaşkanımızın Yardımcısı, birçok Devlet Bakanımız, tüm siyasi partilerimizde Genel Başkan Yardımcılarımız, Milletvekillerimiz ve bürokraside üst düzey görevlerde pek çok kişi görev yapmaktadır; terörle mücadele eden Emniyet Genel Müdürümüz, yani Kürt kardeşlerimiz devletimizin her makamında görev almakta ve görevlerini icara etmektedir.
Teröristliği onaylamak, Türkiye’ye ve Türk milletine değil; ülke bütünlüğüne ve tüm vatandaşlara zarar getirir. Bu alçakça hareketler, türküyle, kürdüyle, alevisiyle, sünnisiyle hepimizin birbirine kenetlenmesini gerektirir.
Hep birlikte el birliğiyle daha güçlü bir Türkiye’yi, büyük Türk milleti ailesinin çatısı altında korumalıyız. Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Türk milletine hakaret edenlerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeri yoktur; bunlara maaş verilmemeli ve özlük hakları ellerinden alınmalı ki devletten gördükleri iyiliğin kıymetini anlasınlar.
Bizim yolumuz birliktir. Birlikte hareket edersek, güçlü oluruz; birlik içinde olursak yalnızca kendi ülkemizde huzur ve refahı tesis etmekle kalmaz, bölgede ve dünyada mazlumların da sesi olabiliriz. Gelin, farklılıklarımızı zenginlik bilip, ortak geleceğimizi el birliğiyle inşa edelim.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Yaşasın Türk milleti!
*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*