Türkiye’nin bekası, millî güvenliği ve toplumsal huzuru söz konusu olduğunda, devlet aklının soğukkanlılığı ve milletimizin hassasiyetlerinin ağırlığı her türlü siyasi tartışmanın üzerindedir. Son günlerde kamuoyunun gündeminde yer alan İmralı ziyaretleri, işte bu hassasiyetlerin tam merkezinde duran bir gelişme olarak dikkat çekmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden bazı milletvekillerinin bir komisyon aracılığıyla terör örgütü elebaşının bulunduğu adaya gitmesi, toplumda haklı olarak “TBMM’nin onun ayağına gittiği” yönünde bir algı oluşturmuştur. Özellikle şehit ailelerinin derin acıları ve milletimizin vatanperver duyarlılıkları göz önüne alındığında, böyle bir görüntü asla hafife alınamaz. Devletin hiçbir adımı, terör örgütlerine ya da onların başındaki isimlere en küçük bir meşruiyet gölgesi dahi düşürmemelidir.
Türkiye, terörle mücadelede yıllardır kararlılığını defalarca kanıtlamış bir devlettir. Bu kararlılık, ülkemizin birliği, bütünlüğü ve istiklaline yönelik tehditler karşısında sarsılmaz bir iradenin adıdır. Bu iradeden taviz verilmesi, sadece güvenlik politikalarını değil, Cumhuriyetimizin üniter yapısını da zedeleyecek bir risk taşır. Bu nedenle atılacak her adım, devlet ciddiyetiyle, millî çıkarlarla ve siyaset üstü bir sorumluluk duygusuyla şekillenmek zorundadır.
Elbette devletin görünen yüzü olduğu kadar görünmeyen bir yüzü de vardır. Millet, sadece açıklanan kadarını bilir; geri kalanını ise devlet aklının derin tecrübesi yönetir. Ancak bu durum, kamuoyunun yanlış anlaşılmalara açık bırakılmasını haklı çıkarmaz. Kritik süreçlerde şeffaflık, milletin güvenini diri tutmak için zorunluluktur. Türk milleti, böylesine hassas bir ziyaretin amacını, çerçevesini ve olası sonuçlarını bilmek ister; bu, demokratik bir toplumun en doğal beklentisidir.
Bu süreç kesinlikle terör örgütü liderlerini güçlendirecek bir üslup veya yöntemle yürütülemez. Ne devlet aklı böyle bir zafiyete izin verir ne de millet vicdanı böyle bir görüntüyü kabul eder.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vakarını, milletimizin birlik ve beraberliğini, şehitlerimizin aziz hatırasını ilgilendiren bu sürecin en sıkı takipçisi olmaya devam edeceğiz. Çünkü bu ülkenin geleceği, millî hassasiyetlere gösterilecek özenle, ciddiyetle ve ortak akılla şekillenecektir.
*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*