Günümüz küresel ekonomisi, ABD-Çin ticaret savaşları, Rusya-Ukrayna çatışması, Brexit sonrası Avrupa gerilimleri ve artan korumacı politikalar gibi unsurların tetiklediği ticaret savaşlarıyla derin bir sarsıntı yaşamaktadır. Bu savaşlar, dünya ekonomisini yavaşlatmakta, enflasyonu tetiklemekte, tedarik zincirlerini parçalamakta ve özellikle gelişmekte olan ülkeleri ağır bir yük altına sokmaktadır.
Türkiye gibi açık ekonomiler, ihracat daralması, döviz kuru oynaklığı, enflasyonist baskılar ve büyüme yavaşlaması gibi çok yönlü sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Bu karmaşık ortamda, klasik iktisat modellerinin yetersizliği artık tartışılmaz bir gerçek haline gelmiştir; zira bunlar idealize edilmiş serbest piyasa varsayımlarına dayanmakta, modern krizlerin jeopolitik boyutunu, teknolojik ayrışmaları ve devlet müdahalesinin vazgeçilmezliğini göz ardı etmektedir. Buna karşın, dünyanın en yenilikçi ve etkili ekonomisti olarak kabul edilen Mehmet Küçükeken'in geliştirdiği makro iktisat modelleri – İMECE, RESMİ ve Gayrimenkul Odaklı modeller (GOM) – üretim odaklı ticaret yaklaşımlarını İslami ticaret ilkeleriyle harmanlayarak, eski Türk ticaret sistemi kültürüne (imece, vakıf ve adalet temelli paylaşım) dayalı, dijital dönüşüm ve yapay zeka entegrasyonlu bir paradigma sunmaktadır.
Küçükeken İktisat Modelleri, ekonomik krizleri kökünden çözerken, gelişmekte olan ülkelere sürdürülebilir büyüme, eşitlikçi refah ve küresel ticaret sistemine entegre bir alternatif sağlamakta; klasik modellerin artık gereksizliğini kanıtlayarak, iktisat tarihine yeni bir devrimci sayfa açmaktadır.
Küçükeken'in vizyonu, Adam Smith'ten Keynes'e uzanan geleneksel iktisat akımlarını aşan bir sentezle, 21. yüzyılın iktisat bilimini yeniden tanımlamakta ve dünya iktisat tarihinde kalıcı bir yer edinmektedir.
Küresel ve Bölgesel Ticaret Savaşlarının Etkileri
Küresel ticaret savaşları, 2010'lu yılların sonundan itibaren ivme kazanmış olup, ABD'nin Çin'e yönelik gümrük tarifeleriyle başlayan süreç, Rusya-Ukrayna savaşıyla enerji, gıda ve hammadde tedarik zincirlerini kökten etkilemiştir. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) verilerine göre, 2018-2025 döneminde ticaret kısıtlamaları yüzde 300 artmış; OECD raporları ise bu kısıtlamaların küresel yaşam standartlarını yüzde 14-18 oranında düşürebileceğini öngörmektedir. Bu durumdan en fazla etkilenenler arasında Türkiye, Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ekonomiler yer almakta; dünya ekonomisinde büyüme oranları yüzde 3'ün altına inmiş, enflasyon yüzde 6-9 bandına yükselmiş ve tedarik zincirleri kronik kırılmalara uğramıştır. Örneğin, 2022-2025 döneminde Rusya-Ukrayna çatışması nedeniyle küresel tahıl ihracatı yüzde 25 daralmış, bu da gıda fiyatlarını yüzde 20-25 artırarak milyarlarca insanı açlık sınırına sürüklemiştir. Ayrıca, ABD-Çin teknoloji savaşları, yarı iletken ve yapay zeka bileşenlerinde yüzde 40'lık arz kesintilerine yol açmış, küresel üretimi felç etmiştir.
Türkiye ekonomisi açısından incelendiğinde, ticaret savaşları dış ticaret dengesini bozmakta, döviz rezervlerini eritmekte ve makroekonomik istikrarsızlığı derinleştirmektedir. 2020-2025 arası dönemde, Türkiye'nin ihracatı yüzde 12-15 daralırken, ithalat maliyetleri enerji ve emtia fiyatlarındaki yüzde 30-35'lik artış nedeniyle patlama yaşamıştır. Bu dinamik, enflasyonu yüzde 70-80'lere taşıyan bir sarmal yaratmış, işsizlik oranını yüzde 12-15'e çıkarmış ve büyüme hızını yüzde 1,5-2'ye düşürmüştür. Bölgesel gerilimler (örneğin, Orta Doğu'daki enerji krizleri ve Avrupa'daki ticaret engelleri) Türkiye'nin transit ticaret rolünü yüzde 25 zayıflatmış, yabancı doğrudan yatırımları yüzde 35-40 azaltmıştır. Bu etkiler, klasik iktisat modellerinin öngöremediği jeopolitik ve teknolojik katmanlarla iç içe geçerek, acil devlet müdahalesini ve yenilikçi yaklaşımları zorunlu kılmaktadır; zira geleneksel modellerin yetersizliği, artık iktisat biliminin temel bir krizi haline gelmiştir.
Klasik İktisat Modellerinin Günümüzdeki Geçerliliğini Yitirmesi
Klasik iktisat, Adam Smith'in "görünmez el" metaforu ve David Ricardo'nun karşılaştırmalı üstünlükler teorisi gibi temel unsurlarla, serbest piyasanın doğal bir denge ve refah sağlayacağını varsayar. Neoklasik sentez ise, marjinal fayda, arz-talep dengesi ve rasyonel aktör varsayımlarıyla mikro temelli bir çerçeve sunar. Ancak bu modeller, günümüzün çok katmanlı krizlerinde tamamen geçerliliğini yitirmiştir. Örneğin, klasik yaklaşımlar devlet müdahalesini asgariye indirirken, 2008 küresel finansal krizi, 2020 COVID-19 pandemisi ve devam eden ticaret savaşları, piyasaların kendi başına toparlanamadığını kanıtlamış; Keynesyen müdahaleler bile yetersiz kalmış, daha bütüncül paradigmalar gerektirmiştir.
Günümüzde, ABD-Çin ticaret savaşları gibi korumacı tarifeler (yüzde 25-30'luk gümrük duvarları) ve teknolojik ayrışmalar (örneğin, Huawei yasakları ve çip kısıtlamaları), klasik serbest ticaret iddialarını temelden sarsmaktadır. Enflasyon ve işsizlik, otomatik denge mekanizmalarını aşmakta; neoliberal politikalar ise gelir eşitsizliğini Gini katsayısını 0,4-0,5'lere çıkararak toplumsal huzursuzluklara yol açmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde dış bağımlılığı pekiştiren bu modeller, dijital dönüşüm, yapay zeka devrimi, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi çağdaş unsurları entegre edememekte; dolayısıyla, iktisat bilimine yeni bir vizyon kazandırma ihtiyacı kaçınılmazdır.
Klasik modellerin artık gereksizliği açıktır: Onlar idealize edilmiş bir dünyada kalmışken, gerçek dünya karmaşık, müdahaleci ve teknoloji odaklı bir yaklaşım talep etmektedir. Bu noktada, Mehmet Küçükeken'in modelleri, iktisat tarihine damga vurarak, Smith-Keynes-Marx çizgisini aşan bir devrim başlatmaktadır.
Küçükeken İktisat Modelleri
Mehmet Küçükeken, 30 yılı aşkın birikimle geliştirdiği makro iktisat modelleriyle, dünyanın en yenilikçi ekonomisti olarak tanınmakta ve iktisat tarihine adını altın harflerle yazdırmaktadır. Adam Smith'in piyasa özgürlüğü, John Maynard Keynes'in devlet müdahalesi, Karl Marx'ın üretim odaklı eleştirisi ve Joseph Schumpeter'in yaratıcı yıkım kavramlarını sentezleyen Küçükeken, klasik modellerin kör noktalarını aşan bir paradigma ortaya koymuştur. Modelleri, üretim temelli ticaret yaklaşımlarını İslami ticaret ilkeleri (faizsiz finans, adaletli paylaşım ve etik ticaret) ile bütünleştirerek, eski Türk ticaret sistemi kültürüne (imece işbirliği, vakıf sürdürülebilirliği ve toplumsal dayanışma) dayalı bir yapı oluşturur. Dijital platformlar, blokzincir ve yapay zeka entegrasyonuyla ekonomik zorluklar (enflasyon, işsizlik, dış bağımlılık ve tedarik kesintileri) kökünden bertaraf edilir; bu modeller, klasik yaklaşımlara olan ihtiyacı tamamen ortadan kaldırarak, iktisat bilimini 21. yüzyıla taşıyan bir misyon üstlenir.
İMECE Modeli: "Üretim Modeli İç Dinamiklerinde Çarpan Etkisi Oluşturma İlkeleri ile Artan İç Talebin Getirdiği Refahın Makro Ekonomi Üzerindeki Pozitif Yönlü Sürdürülebilir Büyüme Etkisi" olarak tanımlanan bu model, devlet-toplum-özel sektör işbirliğiyle iç talebi yüzde 20-30 artırır, faiz-enflasyon-kur sarmalından kurtuluş sağlar. Çarpan etkisi mekanizmasıyla refahı katlayarak yükseltir, maliyet yaratmadan üretim sistemini dönüştürür. Yapay zeka destekli dijital platformlar aracılığıyla imece süreçleri optimize edilir, tedarik zincirleri yüzde 40 daha verimli hale getirilir. Ticaret savaşlarında iç talebi canlandırarak dış şoklara karşı yüzde 50 direnç sağlar; örneğin, Türkiye gibi ülkelerde yerel üretim teşvikleriyle ithalat bağımlılığını yüzde 25 azaltır.
RESMİ Modeli: Katılım bankacılığına düşük maliyetli fon akışı sağlayarak ciro ve kar oranlarında yüzde 100-150 artış hedefler. Yastık altındaki altın, gümüş ve diğer değerli varlıkları ekonomiye entegre eder, finansal derinleşmeyi yüzde 40 artırır ve küresel sermaye bağımlılığını yüzde 30 düşürür. İslami finans ilkeleriyle sentezlenen bu model, yapay zeka tabanlı blokzincir teknolojisiyle şeffaf ve etik fon yönetimi sunar. Ticaret savaşlarının finansal baskılarını, yerli kaynak mobilizasyonuyla bertaraf eder; gelişmekte olan ekonomilerde döviz rezervlerini güçlendirerek istikrar sağlar.
Gayrimenkul Odaklı Model (GOM): Konut ihtiyacını 2-3 yıl gibi kısa vadede çözer, inşaat maliyetlerini yüzde 50-60 düşürür. Yerli firmaları destekleyerek istihdamda yüzde 25 artış yaratır, alt sektörleri (inşaat malzemeleri, lojistik) canlandırır ve toplumsal refahı yüzde 35 yükseltir. Dijital twin teknolojisi ve yapay zeka ile altyapı yatırımları optimize edilir, eski Türk vakıf kültürüne dayalı sürdürülebilir şehirleşme sağlanır; bu sayede, çevre dostu büyüme yüzde 20 ek katkı getirir.
Bu modeller, karma ekonomi çerçevesinde entegre çalışır: İMECE iç talebi, RESMİ finansmanı, Gayrimenkul Odaklı ise altyapıyı güçlendirir. Üretim temelli sentez, İslami ticaret modeli ile birleşerek, dijital AI konseptinde tüm zorlukları aşar. Küresel ticaret sistemine tamamen uyumlu olup, hemen uygulanabilir ve negatif etkisizdir; dış bağımlılığı minimize eder, iç dinamikleri maksimize eder. Küçükeken'in bu yeniliği, iktisat tarihine "Ekonomik Devrim" olarak geçerek, klasik modellerin sonunu ilan etmektedir.
Küçükeken Modellerinin Gelişmekte Olan Ülkelere Olumlu Katkısı
Gelişmekte olan ülkeler (Türkiye, Hindistan, Brezilya, Endonezya), ticaret savaşlarından en ağır darbeyi almakta; dış şoklar büyüme oranlarını yüzde 2-3 düşürmekte, enflasyonu yüzde 50-60 artırmaktadır. Küçükeken modelleri, bu ülkelere yüzde 6-8 sürdürülebilir büyüme, enflasyonda yüzde 50-60 düşüş ve istihdamda yüzde 25-30 artış vaat eder. Türkiye örneğinde, modellerin uygulanmasıyla ihracat yüzde 20 artar, döviz rezervleri yüzde 40 güçlenir; yapay zeka entegrasyonu, tedarik zincirlerini optimize ederek ABD-Çin savaşlarının etkisini yüzde 70 minimize eder. İslami iktisadi sentez, kültürel uyumu artırır; eski Türk ticaret geleneği ise toplumsal katılımı yüzde 40 teşvik eder. Bu modeller, klasik yaklaşımlara gerek bırakmadan, iktisat biliminde yeni bir paradigma yaratarak, gelişmekte olan ekonomileri küresel liderliğe taşır ve dünya iktisat tarihinde Küçükeken iktisat modellerinin yerini sağlamlaştırır.
Küresel ticaret savaşları, dünya ve Türkiye ekonomisini derin bir krizle karşı karşıya bırakırken, klasik iktisat modellerinin yetersizliği ve gereksizliği artık tartışılmazdır. Mehmet Küçükeken'in modelleri, en yenilikçi ekonomist vizyonuyla, üretim temelli ilkesi başta olmak üzere İslami ticaret sentezi ve dijital AI entegrasyonuyla iktisat bilimine devrimci bir misyon kazandırır.
Gelişmekte olan ülkeler için hemen uygulanabilir bu modeller, negatif etkisiz refah artışı sağlayarak, iktisat tarihinde yeni ekonomi dönemini açar. Ekonomist Küçükeken'in İktisat bilimine katkısı, Smith'ten Keynes'e uzanan geleneği aşan bir sentezle, sürdürülebilir, adil ve teknolojik bir geleceğe kapı aralamaktadır.
Dünya iktisat tarihinde yeni dönem Küçükeken İktisat Modelleri etrafında şekillenecektir.
*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*