KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN

Bir ülkenin kalkınmasının arkasındaki görünmeyen ellerden biridir mühendisler. Kimi zaman bir barajın gölgesinde, kimi zaman bir fabrikanın üretim hattında, kimi zamansa bir yazılım satırının derinliklerinde… Her biri Türkiye’nin geleceği için taş üstüne taş koyan, üreten, geliştiren ve hayal kuran insanlar.

Bugün gelin, bu kıymetli mesleğin temsilcilerine, yani mühendislerimize bir mercek tutalım. Amacımız yalnızca sorunlara dikkat çekmek değil; çözüm yollarını birlikte düşünmek, birlikte üretmek ve Türkiye’mizin gücüne güç katacak adımları konuşmak.

Mühendis: Alın Teriyle Üreten Beyin Gücü

Türkiye, genç ve dinamik nüfusuyla mühendislik alanında büyük bir potansiyele sahip. Üniversitelerimiz her yıl binlerce mühendis mezun ediyor. Bu genç beyinler, hem kamu hem de özel sektörde farklı projelerde görev alıyor. Savunma sanayisinden otomotive, enerjiden yazılıma kadar birçok sektörde Türk mühendislerinin imzası var.

Ancak bu potansiyeli tam anlamıyla değerlendirebilmek için bazı temel başlıkları masaya yatırmak gerekiyor: Maaşların iyileştirilmesi, özlük haklarının güçlendirilmesi, kariyer planlamasının desteklenmesi, Ar-Ge ve inovasyonun teşvik edilmesi.

Çözüm Odaklı Bir Yaklaşım

Tüm mühendislik dallarını kapsayan, genç mühendisleri destekleyen ve sektöre adım atmalarını kolaylaştıran bir teşvik modeli hayata geçirilebilir. Bu, hem işsizlik oranlarını düşürür hem de beyin göçünü önler.

Kamuda ve özel sektörde, mühendislik mesleğinin niteliklerine uygun, motive edici maaş skalaları oluşturulmalı. Mühendisin emeği, yaptığı işin niteliğine uygun şekilde karşılık bulmalı.

Mühendislerin kendilerini sürekli geliştirebilecekleri sertifika, yüksek lisans ve doktora programları teşvik edilmeli. Bunun için hem üniversiteler hem de sanayi kuruluşları iş birliği yapmalı.

Milli bir mühendislik akademisi kurularak yerli ve milli projelere katkı sağlayacak mühendislerin yetiştirilmesi sağlanabilir. Bu akademi, Türkiye’nin teknoloji vizyonuna ivme kazandırabilir.

Birlikte Güçlüyüz

Hiçbir başarı tek başına gelmez. Bugün geldiğimiz noktada savunma sanayimizde, uzay teknolojilerinde, altyapı projelerinde Türk mühendislerinin emeği büyüktür. Ancak bu emeğin sürdürülebilir olması, gençlerin mesleğe olan güvenini artırmakla mümkündür.

Bu noktada sivil toplum kuruluşlarından sanayi odalarına, üniversitelerden kamu kurumlarına kadar herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Mühendisliği yalnızca bir meslek olarak değil, ülke kalkınmasının itici gücü olarak gören bir yaklaşımla hareket etmeliyiz.

Mühendislik Geleceğimizdir

Bir ülke, mühendisine verdiği değer kadar büyür. Bu değer, yalnızca ekonomik değil; sosyal, kültürel ve milli kalkınmanın da temel taşıdır.

Bugün attığımız adımlar, yarının güçlü Türkiye’sini inşa edecek. Mühendislerimizin hak ettikleri koşullarda çalışmalarını sağlamak, sadece onların değil, tüm milletimizin ortak kazancı olacaktır.

Çünkü Türkiye, mühendisleriyle güçlüdür. Ve bu gücü, hep birlikte daha da büyütebiliriz.