Ülkemizde son yıllarda artan ekonomik zorluklarla birlikte, işletmelerin karşılaştığı mali sıkıntılar daha da derinleşmiştir. Bu süreçte, özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ’ler) ve işverenler, ticari faaliyetlerini sürdürebilmek için büyük bir çaba göstermektedir. Ancak, maliye bakanlığına bağlı vergi dairelerinin uyguladığı bazı prosedürler, işverenlerin ve dolayısıyla ülke ekonomisinin belkemiği olan bu işletmelerin faaliyetlerine darbe vurmaktadır.
Vergi borçları nedeniyle, mükelleflere uygulanan e-haciz işlemi, bu uygulamaların bir örneğidir. Vergi borçlarının tahsili elbette devletin hakkıdır ve bu hususta yapılan işlemler yasal çerçevede olmalıdır. Ancak, uygulama sırasında işverenlerin ticari faaliyetlerinin engellenmesi, sadece vergi tahsilatını zorlaştırmakla kalmamakta, aynı zamanda işletmelerin faaliyetlerini durdurma noktasına gelmesine sebep olmaktadır.
E-Haciz Uygulamalarında İşverenin Yaşadığı Sorunlar
Vergi daireleri tarafından uygulanan e-haciz işlemleri, genellikle vergi borçlarını süresinde ödemeyen mükellefler hakkında gerçekleştirilen yasal bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus bulunmaktadır.
İşletmelerin banka hesaplarına uygulanan e-haciz işlemi sonrasında, hesaplarda bulunan tutarların tahsil edilememesi ciddi ticari sorunlara yol açmaktadır. Bu durumun temel nedeni; söz konusu tutarların tahsili için Vergi Dairesi, Merkez Bankası ve ilgili bankalar arasında yapılacak yazışmaların bürokratik süreçlere takılmasıdır. Bahsi geçen yazışma süreci çoğu zaman bir ay gibi uzun bir süreyi bulabilmektedir.
İlgili işletme, vergi dairesine başvurarak “Bloke edilen tutarı hesabımdan çekin ya da banka hesaplarımı aktif hale getirin” talebinde bulunduğunda, idarenin cevabı genellikle ilgili yazışmaların tamamlanmasını beklemek yönünde olmaktadır.
Alternatif bir yol olarak ise, e-haciz işlemi ile bloke edilen tutar kadar nakit paranın mükellef tarafından bulunarak doğrudan vergi dairesine elden ödenmesi önerilmekte ve bu durumda blokenin kısa süre içinde kaldırılabileceği bilgisi verilmektedir.
Ancak burada sorgulanması gereken konu şudur: Banka hesabında hali hazırda mevcut olan bir meblağın, yine aynı mükellef tarafından nakit olarak getirilip elden yatırılması uygulaması, günümüzün dijitalleşmiş vergi tahsilat sistemleri içerisinde ne kadar doğru ve adildir? Teknolojinin geliştiği bir çağda, Maliye Bakanlığı'nın bu tahsilat işlemini anlık olarak çözümleyememesi ve bu sorumluluğu doğrudan işletmenin üzerine yüklemesi, çağdaş kamu yönetimi anlayışıyla ne derece örtüşmektedir?
Bu süreç, işletmelerin ticari faaliyetlerini doğrudan sekteye uğratmakta ve mükelleflerin eyleme geçmemesi durumunda, söz konusu işlemler aylarca sürmekte; bu da banka nezdindeki Findeks kredi puanlarının olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır.
Teknoloji Devrinde Anlık ve Etkili Tahsilat
Dünyanın yapay zeka kullandığı, teknolojik devrimin yaşandığı, dijitalleşmenin hızla yayıldığı bu dönemde, İşverenlere daha fazla zarar vermeden vergi tahsilatı yapılması gerekmez mi? Ancak, ülkemizde mevcut durumda işverenler için Vergi dairelerinin bürokratik işlemleri adeta bir engel haline gelmiştir.
Devletin vergi gelirlerini tahsil etmek istemesi son derece anlaşılabilir bir durumdur. Ancak, bu süreçlerde daha etkili ve adil bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerekmektedir. Vergi dairesi yetkililerinden, işverenlerin ticari faaliyetlerini engellemeyen, hızlı ve etkin bir tahsilat süreci bekliyoruz. İşverenlerin yaşadığı sıkıntılar göz önünde bulundurularak, bu sorunların çözülmesi için gerekli adımların bir an önce atılmasını talep ediyoruz.