Geçen hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. Geçenlerde 19 yaşındaki bir genç arkadaşla sohbet ederken, telefonda çalan şarkıyı sordum. "Metallica'nın 'The Unforgiven' şarkısı" dedi. 1991’de çıkmış eski bir şarkı bu …

"Neden bu şarkı?" diye merak ettim. Cevabı çok düşündürücüydü: "Çünkü şarkının sonunda kahraman sisteme diyor ki 'seni affedilmeyen ilan ediyorum'. Ben de aynı şeyi hissediyorum."

O anı daha sonra düşündüğümde, bu yorumun ne kadar isabetli olduğunu fark ettim. Şarkıda genç adam, kendisini şekillendirmeye çalışan sisteme karşı sonunda tepki gösteriyor ve sistemi affedilmeyen olarak tanımlıyor. Bugünkü Z kuşağının ruh hali de bu sularda …

1997 ile 2012 yılları arasında doğanları bu gruba dahil ediyor konunun uzmanları …

Demokrasiye Güven

Guardian'da yayınlanan yeni bir araştırma bu durumu destekliyor. Avrupa'daki Z kuşağının sadece %57'si demokrasiyi tercih ediyor. Fransa ve İspanya'da bu oran %51-52'ye düşerken, Polonya'da %48'e kadar iniyor. Daha da çarpıcı olan, %21'inin belirli koşullar altında otoriter yönetimi tercih edeceğini söylemesi.

Son zamanlarda duyduklarım da bu bulguları doğruluyor. Bir üniversiteli "Demokrasi güzel ama bu uygulama affedilmez" diyor. Başka biri "Parlamentoda kavga eden adamlar bizi böyle temsil ediyorsa bu sistem affedilmez" diye ekliyor. 23 yaşındaki bir genç ise "Seçim öncesi söz verip sonra unutuyorlar, bu davranış affedilmez" diye özetliyor durumu.

Alman gençlerinin %61’i ülkelerindeki sistemin tehlikede olduğunu düşünüyor

Araştırmaya göre gençlerin %48'i kendi ülkelerindeki demokratik sistemin tehlikede olduğunu düşünüyor. Almanya'da bu oran %61'e çıkıyor. Türkiye'de ise genç nüfusun politik katılıma olan ilgisi yüksek. Gençlerle konuştuğumda "Artık sistemi sorgulamaktan öteye geçiyoruz" vurgusunu sık duyuyorum.

Bir genç "Oyumu kullanıyorum ama sistem beni dinlemiyorsa bu affedilmez" derken, diğeri "Bizi yok sayarsan seni de affetmeyiz" diyor. Bu ikinci cümle, tam da Metallica'nın o şarkısındaki nihai duruşu yansıtıyor.

Yeni Arayış

Bu jenerasyon artık sistemi değiştirmeye odaklanmış durumda. Katılımcı demokrasi, dijital demokrasi, bireysel özgürlükler gibi kavramları sadece konuşmakla kalmıyor, hayata geçirmeye çalışıyorlar.

"Biz affedilmeyen kuşak değiliz" diyor 21 yaşındaki bir dijital platformda. "Biz sistemi affedilmeyen ilan eden kuşağız." Aslında bunu daha önceki kuşaklarda yaptı mı?

Bu ruh hali, aslında umut verici. Çünkü hesap soran, yargılayan, alternatif yaratan bir nesil var karşımızda. Sorun, bu enerjiyi nasıl yapıcı kanallara yönlendirdiğimizde.

Belki de bu kuşağın istediği onların dilini konuşan, gerektiğinde hesap verebilen bir yaklaşım …