Haftanın başında, yarı iletkenlerden en kilid savunma teknolojilerine uzanan dev bir zincirin tam kalbinde duran bir meseleyi yeniden masaya yatırdım: Türkiye'nin nadir toprak elementleri (NTE) potansiyeli.
Evet, bu o milyon dolarlık sorulardan biri: Türkiye bu potansiyeli sadece keşif düzeyinde mi bırakacak? Yoksa gerçekten rafine bir teknoloji hamlesine mi dönüştürecek?
NTE’yi Çin'in Gölgesinden Çıkarmak Türkiye’nin Elinde Olabilir Mi?
Çin bugün küresel NTE üretiminin %80’ini elinde tutuyor. Ama bu monopol, Batı'nın gözünde bir kırılganlık. ABD ve AB artık bu bağımlılığı taşımak istemiyor. Arayıştalar. İşte tam bu noktada Türkiye devreye girdi.
Eskişehir Beylikova’da keşfedilen 694 milyon tonluk rezervle Çin’in ardından ikinci sırada olduğumuzu artık biliyoruz.
Bu rezervler yalnızca rakamsal değil;
● Neodimyum
● Seryum
● Lantan
gibi geleceğin motorunu oluşturan elementleri içeriyor.
Elektrikli araçtan rüzgar türbinine, savunma sistemlerinden biyoteknolojiye kadar her alanda kritikler.
Rezervimiz Büyük, Peki Ya İşlenebilirlik?
İşte burası şu anda biraz gri alan. Yüksek saflık, yani 6N, 7N seviyelerine ulaşmak ciddi know-how, sabır ve akılcı işbirlikleri gerektiriyor. Pilot tesisimizle yılda 1.200 ton işliyoruz. Daha büyük tesisler planlanıyor. Bu bir başlangıç ama maratonun ilk kilometreleri.
Ve Türkiye burada yalnız değil. Avrupa Birliği’nin finanse ettiği 14 milyon euroluk proje (bu arada bu proje Türkiye ve AB’nin ortaklaşa çalıştığı en büyük ikinci proje), Munzur Üniversitesi’ndeki ileri seviye laboratuvar , MTA’nın çevreci pilot tesisleri, FİGES’in sınıflandırma çalışmaları…
Eğer Türkiye iyi bir rafine etme başarısı çıkarabilirse, sadece bölgesel bir oyuncu değil, ABD için gerçek bir stratejik partner haline gelecek NTE konusunda. Bu, Türkiye’nin küresel konumunu yukarı taşıyan bir kaldıraç olur.
Neden mi? Çünkü kimse tedarik zincirini tek başına büyük bir güce, Çin’e teslim etmek istemiyor.
Yeter Ki Kaliteyi Tutturalım
Çin'in uyguladığı Asker-Sivil Füzyonu modeli, işte burada yeniden karşımıza çıkıyor. Tüm kaynakların aynı hedefe yönlendirilmesi. Türkiye de bu modeli kendi değerleriyle yeniden yorumlayabilir.
Türkiye NTE konusunda tarihsel bir eşikte. Bu sadece bir maden meselesi değil; bir gelecek, güvenlik ve rekabet meselesi. Eğer rafinaj sürecinin hakkını verebilirsek, sadece bu cevherin değil, Türkiye'nin kaderini de dönüştürürebiliriz.
21.yüzyılda tam bağımsızlık, teknolojide tam bağımsızlıkla mümkündür.
Cevher bizde. Karar da.