15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünde ülke genelinde asılan bir afişte “Milletin Adı: Türkiye.” ifadesi yer alıyor…

Aynı dönemde ABD’nin Ankara Büyükelçisi de çıkıp, “Osmanlı’nın millet sistemi çok iyiydi” diyor.

Hayırdır? Neyin kafası bu?

Bu söylemlerle nereye varılmak isteniyor?

Son zamanlarda bir takım çevrelere “Türk Milleti” tanımı rahatsızlık vermeye başladı herhalde…

PKK yöneticilerinden Hülya Oran’ın “Pozitif Entegrasyon” ifadesiyle birlikte başlayan bu kavram mühendisliğinde, adım adım Türklük tanımının ortadan kaldırılmasına mı tanıklık ediyoruz yoksa….

Açıkça ifade edelim:

Milletimizin adı ‘Türk Milleti’dir.

“Terörsüz Türkiye” gibi yumuşatılmış söylemlerle, Türk tanımı göz ardı mı edilemez…

Türklük, bu milletin çimentosudur. Bu gerçek kimseyi rahatsız etmemeli…

Kimse de rahatsız olmamalı…

Gelin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kaleminden çıkan, o eşsiz Türk tanımını bir kez daha birlikte hatırlayalım:

“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mecburiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne, 7000 senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik, tabiatın rüzgârlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu, tabiatın kendisi oldu: şimşek oldu, yıldırım oldu, güneş oldu. Türk oldu. Türk budur.”

Atatürk’ün bu tanımı sadece bir etnik kökeni değil, bir medeniyet birikimini işaret eder…

Yani, Türklük, yıldırımdır, kasırgadır, güneştir…

Tüm etnik kökenleri aynı potada birleştiren “Ne mutlu Türk’üm diyene!” anlayışının özüdür…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 7000 yıllık Türk beşiğinin üzerine kurulmuştur…

Unutulmamalıdır ki;

Türklük bir kan tahlili değil, bir şuurdur…

Bu şuura sahip çıkmazsak; Türk’üz demekten imtina edersek, Türklüğü inkâr yoluna saparsak; bilerek ya da bilmeyerek ülkemizin bölünmesine, parçalanmasına zemin hazırlarız…

Bugün Kürt, “Kürdüm”, Arap “Arabım”, Çerkes “Çerkes’im” diyebilecek, bırakın desin…ama Türk, “Türk’üm” diyemeyecek

“Türkiyeli” diyerek geçiştirilecek?

Bu durum, hem tabiatın doğasına hem de millet olmanın temel dinamiklerine aykırıdır.

“Türk” yerine “Türkiye milleti” ifadesini koymak, birliğimizin harcını gevşetir.

Bu, millî kimliği belirsizleştirme, aidiyeti bulanıklaştırma projesidir.

Dikkatli olmalıyız.

Emperyalist güçlerin zamana yaydığı Türklük karşıtı politik oyunlara asla düşmemeliyiz.

Bugün bu tuzağa sessiz kalanlar, yarın bu ülkenin tarihine verecek cevap bulamayacaktır.

Milletimizin adı, milletimizin özü bellidir:

Türk Milleti.

Vesselam…