Orta Doğu’da tansiyon yeniden yükselirken, saldırıların etkileri merakla beklenmekte.
İsrail, gerçekleştirdiği ani bir askeri operasyonla İran’daki nükleer araştırma merkezlerini, bazı önemli askeri üsleri ve üst düzey komutanlarla birlikte kritik makam sahiplerini hedef alarak etkisiz hâle getirdi…
Bu operasyonun; İran’ı sindirmek, ona gözdağı vermek, nükleer faaliyetleri sekteye uğratmak ve özellikle uranyum zenginleştirme çalışmalarını durdurmak amacıyla gerçekleştirildiği açıkça görülüyor.
Her ne kadar başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok Avrupa ülkesi bu saldırıyı resmî olarak desteklemediklerini açıklasa da böylesi kapsamlı ve hassas bir operasyonun bu güçlerin dolaylı ya da doğrudan onayı olmaksızın gerçekleşmesi oldukça düşük bir ihtimaldir…
İran’da yaklaşık 45-50 milyon Türk’ün yaşadığı göz önünde bulundurulduğunda, bu saldırının yalnızca nükleer tesislerle sınırlı olmadığı, daha derin ve kapsamlı stratejik hedeflerin devrede olduğu düşünülmektedir. Özellikle, PKK’dan silah temin eden, İran’da konuşlanan PJK’nın, Barzani’nin de desteğiyle Güney Azerbaycan’a yönelik saldırılarda bulunduğuna dair iddialar bu ihtimali güçlendirmektedir…
İlk saldırılarda hayatını kaybedenlerin çoğunlukla Türk kökenli olması ve bu kişilerin yerine yine Türklerin atanması da dikkat çekici bir başka gelişme olarak ön plana çıkıyor. Bununla birlikte, Türk nüfusun yoğun olduğu Tebriz’in bombalanması ve İran Kürtlerinin Barzani desteğiyle Güney Azerbaycan’a yönelik saldırıları, bölgenin stratejik önemini bir kez daha gündeme taşıyor.
Tüm bu gelişmeler, İsrail’in bu operasyonla sadece İran’ın nükleer altyapısını hedef almadığını, aynı zamanda uzun vadeli jeopolitik ve etnik dengelere yönelik hesaplar içinde olduğunu göstermektedir.
Türkiye olarak, komşumuz olan İran’a yapılan bu saldırının ardında yatan tüm stratejik, jeopolitik ve siyasi boyutlar dikkatle analiz edilmeli; gelişmelere karşı sağduyulu ama kararlı bir duruş sergilenmeli ve gerekli diplomatik açıklamalar zamanında ve etkili bir şekilde yapılmalı. Yine Türklerin durumu da kesinlikle göz ardı edilmemelidir…
Vesselam…