Geçen ay bir girişimci arkadaşımla konuşurken ilginç bir karşılaştırma ortaya çıktı. Estonya'dan bir girişimci, startup'ını kurmak için sadece 18 dakika harcamış. Ben ise daha önce Türkiye'de kurduğum startup için haftalar süren bir bürokratik maraton koşmuştum.
Bu sadece bürokratik bir karşılaştırma değil. Bu, iki farklı girişimcilik ekosisteminin hikayesi.
18 Dakika
Estonya'nın e-Residency programı ile dünyanın herhangi bir yerinden online şirket kurabiliyorsunuz, dijital kimlikle tüm resmi işlemlerinizi halledebiliyorsunuz. Türkiye'de ise hala noterde imza atmak, vergi dairesine gitmek, sosyal güvenlik işlemleri için saatlerce beklemek gerekebiliyor.
Singapur'da yeni bir şirket 1 gün içinde kurulurken, Türkiye'de aynı süreç ortalama 6.5 gün sürüyor. Ama asıl fark sürede değil, süreç sonrasında ortaya çıkıyor.
Vergi
Estonya'da şirketiniz kar dağıtmadığı sürece kurumlar vergisi ödemiyor. Sadece temettü dağıttığınızda vergi ödemesi başlıyor. Bu, özellikle büyüme aşamasındaki startuplar için devasa bir avantaj. Türkiye'de ise henüz zarardaysınız bile vergi yükümlülükleriniz başlıyor.
Singapur'da ise ilk 3 yıl %5 kurumlar vergisi ile başlayıp kademeli olarak artıyor. Ve global pazarlara erişim için idealsiniz - 4 saat içinde Asya'nın her yerine ulaşabiliyorsunuz.
Kültürel Bakış
Belki en büyük fark tam burada. Estonya'da başarısız olan bir girişimci "deneyim" kazanmış olarak görülürken, Türkiye'de hala "batırmış" damgası yiyor. Silicon Vadisi mentalitesi bu küçük Baltık ülkesinde yerleşmiş durumda.
Peki Avantajlarımız?
Tabii ki var. 86 milyon kişilik bir iç pazarımız var, Estonya'nın nüfusu sadece 1.3 milyon. Coğrafi konumumuz eşsiz, genç nüfusumuz dinamik, teknoloji adaptasyonumuz hızlı.
Ama bu avantajları kullanabilmek için varolan sistem iyileştirilmeli. E-devlet altyapımızı geliştirmeli, vergi sistemimizi startup dostu hale getirmeliyiz. Örneğin, yeni startup'lar için ilk 2 yıl vergi muafiyeti veya %1-2 sembolik vergi uygulaması başlatabiliriz. Ayrıca tüm şirket kuruluş işlemlerini tek platformdan yapabilecek bir "One-Stop-Shop" sistemi kurmalıyız - noterde imza, vergi dairesi, sosyal güvenlik tüm işlemler dijital olarak tek yerden halledilebilmeli.
Başarısızlığa karşı toplumsal bakış açımızı da değiştirmeliyiz. Biliyoruz ki Türk toplumu ve gençliği her şeyin en iyisine layıktır.
Estonya ve Singapur gibi ülkelerin girişimcilerine sağladıkları imkanları biz de girişimcilerimize sağlayabiliriz.
Avrupa ve Orta Doğu'daki çeşitli ülkelerde girişimcilik ekosistemi geliştirme projelerinde çalışma fırsatım oldu. Gördüm ki siyasi irade olduğunda bu dönüşümler 2-3 yılda gerçekleşebiliyor. Türkiye'nin potansiyeli bunun çok üzerinde.
Daha üretken bir girişimcilik ekosistemi için daha iyi bir sisteme ihtiyacımız var.