KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN

Uzun yıllar boyunca Karadeniz’in karanlık ve çalkantılı suları, sadece balıkçılıkla ve kıyı turizmiyle anılırdı. Ancak son on yaılda bu derinlikler, Türkiye için yepyeni bir enerji çağının kapılarını araladı. Karadeniz’in altındaki hidrokarbon potansiyeli, artık Türkiye’nin enerji bağımsızlığı vizyonunun temel taşlarından biri haline geldi.

Fatih'le Başlayan Devrim

2020 yılında Türkiye’nin milli sondaj gemisi Fatih, Karadeniz’deki Tuna-1 kuyusunda 320 milyar metreküplük dev doğalgaz rezervini keşfettiğinde tüm gözler bölgeye çevrildi. Bu gelişme, Türkiye’nin tarihinde bir ilk olmanın ötesinde, ülkenin enerji politikalarında da köklü bir değişimin habercisiydi.

Fatih’in ardından kardeşleri Yavuz, Kanuni ve en yenisi Abdülhamid Han da Karadeniz’deki görevlerine başladı. Bu dört sondaj devi, sadece teknik donanımlarıyla değil, aynı zamanda yerli ve milli üretim kapasitesinin sembolleri olarak Türkiye'nin gururu haline geldi.

Türkiye’nin Sondaj Filosu: Derinlerin Sessiz Kahramanları

Fatih, Türkiye’nin ilk milli sondaj gemisi. 12.200 metre sondaj kapasitesiyle ultra derin denizlerde görev yapabiliyor. 2020’deki tarihi doğalgaz keşfiyle adını altın harflerle yazdırdı.

Yavuz, ikinci sondaj gemisi olan Yavuz, özellikle Karadeniz’deki yeni saha genişletme çalışmalarında aktif rol oynuyor. Hem Akdeniz hem Karadeniz tecrübesiyle donatılmış durumda.

Kanuni, üçüncü gemi Kanuni, Fatih’in bulduğu rezervleri üretim aşamasına taşıyacak altyapı çalışmalarında görev aldı. Sondajın ardından gelen “tamamlama” ve kuyu test süreçlerinde uzmanlaştı.

Abdülhamid Han, filoya 2022 yılında katılan en gelişmiş gemi. 7. nesil teknolojiye sahip olan Abdülhamid Han, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en donanımlı sondaj gemilerinden biri.

Yeni Hedefler, Yeni Ufuklar

Karadeniz’deki hidrokarbon faaliyetleri yalnızca bir enerji keşfi değil, aynı zamanda Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltma stratejisinin temel taşı. Enerji ithalatına yılda ortalama 40-50 milyar dolar harcayan bir ülke için bu tür yerli kaynaklar, ekonomik güvenlik açısından hayati öneme sahip.

2025 itibarıyla Sakarya Gaz Sahası’nda günlük 10 milyon metreküp üretim kapasitesine ulaşıldı. Hedef, 2026’da bu rakamı iki katına çıkarmak. Bunun için denizde 40’tan fazla kuyu açılması planlanıyor.

Enerji Sadece Bir Kaynak Değil, Bir Gelecek Meselesi

Karadeniz’de yürütülen hidrokarbon araştırmaları, yalnızca doğalgazla sınırlı değil. Bölgenin daha derin katmanlarında petrol rezervi ihtimali de araştırılıyor. Ayrıca bu çalışmalar, Türkiye'nin jeopolitik gücünü de artırıyor. Enerji koridorlarının kesişim noktasında yer alan Türkiye, artık sadece bir "geçiş ülkesi" değil, aynı zamanda bir enerji üreticisi olma yolunda.

Mavi Vatandan Gelen Umut

Türkiye’nin Karadeniz’de yürüttüğü hidrokarbon aramaları, teknolojik bağımsızlık, ekonomik güç ve stratejik üstünlük açısından tarihi bir dönüşümün parçası. Dört sondaj gemisinin su üstündeki sessiz devinimi, aslında derinlerde çok büyük bir değişimin habercisi.

Enerji, artık sadece tüketilen bir kaynak değil; üretilebilen, yönetilebilen ve ülkenin geleceğini şekillendiren bir güç. Türkiye, bu gücü Karadeniz’in maviliklerinde buldu.

"Derinlerde ne varsa, gelecekte o var."

Karadeniz konuşuyor. Türkiye dinliyor.

Kaynaklar: Dışişleri Bakanlığı Verileri, BM Raporları, TPAO, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Uluslararası Ajans Analizleri