Bir şehri düşünün: Huzurlu bir sabah, caddeye dökülen güneş ışıkları, bir liderin yönlendirdiği bir toplumun huzurunu simgeliyor. Ama birden, trafik ışıkları bozuluyor, insanlar yavaşça yolunu kaybediyor. İşte o an, idareci devreye giriyor.
KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN
Çatışan düzeni eski haline getirmek, işlerin yolunda gitmesini sağlamak idarecinin görevidir. Ama bu, her zaman basit bir çözüm sunmaz. Bir liderin etkisiyle idarecinin yönetme şekli, birbirinden çok farklıdır. Ama aralarındaki fark, yalnızca teorik değil, pratikte de hayatı şekillendirir. Ne yazık ki, bu farkı çoğu zaman göz ardı ederiz. Dahası, liderlerin ya da idarecilerin göreve gelirken liyakatten ziyade başka ölçütlerle seçildiği bir sistemde, işler daha da karmaşık hale gelir.
Lider ve İdareci: İki Farklı Dünya
İçinde yaşadığımız dünyada, lider ve idareci kavramları bazen birbirine karışır, bazen de tamamen birbirinden uzaklaşır. Her iki rol de bir kurumun, bir topluluğun ya da bir ülkenin başarılı olmasında önemli yer tutar. Ancak bu iki unvan arasındaki fark, bazen gerçekten de hayati olabilir.
Bir lider, sadece işin başında olan kişi değildir. Liderlik, bir insanın vizyonuyla, diğer insanlara ilham vermesiyle, toplumu bir arada tutma yeteneğiyle ilgilidir. Lider, insanları peşinden sürükleyebilecek bir güç sahibidir. Liderlik, aynı zamanda değişimi ve yeniliği kucaklamaktır. Zorluklarla dolu bir dünyada, bir lider, belirsizliklerin ortasında bile bir pusula gibi yol gösterendir. Fakat liderin gerçek gücü, insanları "neden" inandırabilmesindedir. İnsanları bir araya getirme, onlara bir amaç sunma, adeta onlara bir "yol haritası" sunma becerisidir bu.
İdareci ise biraz daha farklı bir profile sahiptir. İdarecinin görevi, mevcut düzeni sağlamak, işlerin düzgün işlemesini temin etmektir. İdareci bir organizasyonun günlük işleyişine odaklanır. "Düzenin korunması" adına atılan her adım, bazen bir liderin adımlarından çok daha pratik olabilir. İdarecinin güçlü olduğu alanlar, bürokrasi, kaynak yönetimi, düzenli denetimlerdir. İdareci, var olan durumu iyileştirmeye çalışır, ancak genellikle liderin vizyonundan bağımsız hareket edebilir. Liderin uzun vadeli hedeflerine ulaşmaya çalışırken, idareci o hedeflere adım adım ulaşılmasını sağlar. Bir lider, bazen göz alıcı bir hedefin peşinden sürüklerken, idareci o hedefi gerçekleştirecek altyapıyı kurar.
Liyakat Sorunu: İki Yolda da Engeller
Peki, bu iki farklı rolün olduğu dünyada liyakat meselesi nasıl devreye giriyor? Liyakat, neredeyse her yönetim anlayışının temeli olmalı, değil mi? Sonuçta, doğru işin doğru insana verilmesi, sadece etkin bir yönetim değil, aynı zamanda toplumsal adaletin de gereğidir. Ancak, işin aslı, liyakat kavramının günümüzde ciddi şekilde aşındığıdır.
Bir lider, en başta liyakatlı olmalıdır. Bu, yalnızca tecrübe değil, aynı zamanda karakter, etik ve vizyon sahibi olmak anlamına gelir. Bir lider, "İyi bir lider olmak için doğru kararlar vermek yetmez, aynı zamanda o kararların halkın iyiliği için verilmesi gerekir" demelidir. Ancak, bu tür liderler her zaman popüler değildir. Liyakatten ziyade, popülarite ve çıkarlar ön plana çıkabilir. Çünkü bazen, işlerin düzgün gitmesi için birinin "koltuk" için savaşması gerekebilir, oysa liyakat ve beceri, bazen daha çok "görünmez" kalır. İşte bu da, liyakatli liderlerin sayısının azalmasına sebep olur.
Diğer yandan, idareci pozisyonları da aynı şekilde liyakatten uzak olabilir. Bir idareci, eğer sadece siyasi bağlantılarıyla bir pozisyona geliyorsa, onun yönetim tarzı da zamanla içinden çıkılmaz bir hal alır. İyi bir idareci, sadece operasyonel becerilere sahip olmakla kalmamalıdır. Aynı zamanda doğru yönetim anlayışına, adalet duygusuna ve liyakat anlayışına sahip olmalıdır. Eğer liyakat eksikse, sadece günü kurtarmak için alınan kararlar, uzun vadede kurumun çökmesine neden olabilir.
Toplum Olarak Ne Yapmalıyız?
Eğer liderlerle idareciler arasındaki farkı daha iyi anlamak istiyorsak, önce liyakat sisteminin yeniden inşa edilmesi gerektiğini kabul etmeliyiz. Liyakat, her şeyin önündedir. Sadece "yöneticilerin" değil, liderlerin de liyakatli olması gerekmektedir. Ve bu liyakat, yalnızca pozisyona uygunlukla sınırlı olmamalı, aynı zamanda insanlara olan sorumlulukla da ölçülmelidir.
Geleceğin liderleri, genç yaşta doğru eğitimle yetiştirilmelidir. Liderlik ve idarecilik arasındaki farkı anlayan, aynı zamanda liyakatı içselleştiren bir nesil yetiştirmek, toplumların kalkınması adına büyük önem taşır.
Liderler ve idareciler, toplumlarına karşı şeffaf olmalıdır. Aldıkları kararları gerekçeleriyle açıklayabilmeli ve hesap verebilir olmalıdırlar. Bu, sadece güveni artırmaz, aynı zamanda liyakat anlayışını da pekiştirir.
İyi bir idareci, liyakatli bir ekip kurar. İyi bir lider de, kendisini aşan bir vizyon peşinden gitmekle kalmaz, aynı zamanda çevresindeki insanlara da bu vizyonu aşılayabilir. Liyakatli insanlarla çevrili olmak, her iki rolün de başarısını garantiler.
Liderlik Bir Yola Çıkmaktır, İdarecilik Yolu Göstermektir
Liderlik ve idarecilik arasındaki farkı anlamak, toplumu daha sağlıklı bir yönetime kavuşturmanın ilk adımıdır. Liyakat ise bu yolculuğun en değerli pusulasıdır. Her iki pozisyonun da başarısı, sadece beceri ve bilgiyle değil, aynı zamanda doğru ahlaki değerlere ve adalet anlayışına dayalı olmalıdır. Eğer liyakatli liderler ve idarecilerle ilerlersek, toplum olarak daha güçlü, daha adil ve daha sağlıklı bir geleceğe sahip olabiliriz.