MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki Öcalan çağrısıyla başlayan süreç, PKK’nın Süleymaniye’de gerçekleştirdiği sembolik silah bırakma töreniyle dikkat çekici bir aşamaya ulaştı…

Ancak bu törenin ayrıntılarına bakıldığında, bazı soru işaretleri ortaya çıkmıyor değil...
Teslim edilmesi gereken silahlar, ilgili makamlara verilmek yerine yakılarak imha edildi…“Sembolik” denilmesinin sebebi herhalde bu olsa gerek…
Tören, sadece 30 kişinin katılımıyla yapıldı…
Anlaşılan o ki, pazarlıklar halen devam ediyor…
Bu yüzden de kamuoyuna verilen mesajlar dikkatle okunmalı…

Peki PKK silah bıraktıysa, bağlı bulunduğu üst yapı olan KCK’ya ne oldu?
Kimse bundan bahsetmiyor…
KCK’nın İran, Irak ve Suriye’de silahlı faaliyetlerine devam eden yapıları için bir açıklama yapıldı mı?
Yapılmadı…
Yoksa….Bu durum göz ardı mı edilecek?

Neyse…sürecin bir diğer dikkat çekici yönü de DEM Partili bazı milletvekillerinin başlangıçta “hiçbir şartımız olmayacak” şeklindeki beyanlarına rağmen, sonrasında 20 maddelik bir talep listesinin ortaya çıkması…Bu listede neler var? Bilmiyoruz…

Kamuoyuyla paylaşılanların dışında henüz açıklanmayan başka maddeler de bulunuyor mu?

Bununla birlikte, DEM Parti milletvekilleri tarafından; Karayılan, Bayık ve diğer üst düzey PKK yöneticilerinin siyaset yapmalarının “gerekliliği”nden söz edilmesi, meselenin yalnızca silah bırakma değil, siyasi meşruiyet arayışı olduğunu da gösteriyor…

Gelelim törende yapılan açıklamaya… Şöyle denildi:“Bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz.”

Bu açıklamada altı özellikle çizilmesi gereken bir ifade var: “Demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması”…
Bu ne demek? Yoksa…bölgesel özerklikten, eyalet sisteminden mi bahsediliyor…
Bu oldukça tehlikeli bir söylem…Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısı açısından büyük bir tehdit içeriyor…

Tüm bu gelişmeler, akıllara şu soruyu getiriyor: Nereye gidiyoruz?

Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinden sonra, Alman profesörlerin Türkiye’yi 7 coğrafi bölgeye ayırmasının arka planında ne vardı?
Bu süreç, o dönemin bir hazırlığı mıydı?

Her şeye rağmen, devletimizin bu hassas süreci tüm ilgili kurumlarıyla birlikte yakından ve titizlikle takip edeceğine; ülkemizin yüksek menfaatleri doğrultusunda, geleceğe yönelik stratejik derinliğe sahip kapsamlı analizler yapacağına inanmak istiyoruz…

Vesselam…