Yerel seçimlerin üzerinden neredeyse bir buçuk yıl geçti. 2024 Mart'ında sandıklara yansıyan irade, şehirlerin geleceğini yeniden şekillendirecek yeni yönetim anlayışlarının kapısını aralamıştı. Ancak seçim meydanlarında yankılanan vaatler, bugünün sokaklarında ne kadar hissediliyor? Sözler tutuldu mu, beklentiler karşılık buldu mu?

Bu sorular, sadece siyasi değil; aynı zamanda sosyal, ekonomik ve çevresel boyutları olan bir kent yaşamı muhasebesini gündeme taşıyor. Çünkü yerel yönetim, yalnızca asfalt dökmek ya da park yapmak değil; aynı zamanda bir şehrin ruhunu, kimliğini ve geleceğini inşa etme meselesidir.

Şehir Yönetiminde Yeni Başlıklar

2024 seçimlerinde öne çıkan başlıklardan biri sosyal belediyecilikti. Her şehir kendi dinamikleriyle farklı vaatler sunsa da, ortak paydada barınma krizine çözüm, gençlere destek projeleri ve kent yoksulluğuna karşı yeni politikalar yer aldı.

Ulaşımda entegrasyon, metro hatlarının uzatılması, bisiklet yollarının artırılması gibi projeler söz verildi. Ancak büyükşehirlerde bu vaatlerin hangilerinin hayata geçirildiği hala tartışma konusu. Birçok ilde ihale süreçleri ve bütçe sınırlamaları nedeniyle takvimler sarktı.

Deprem riski yüksek illerde afet hazırlığı ve kentsel dönüşüm projeleri ise hem bir umut hem de bir gerilim noktası olarak öne çıkıyor. Özellikle İstanbul, İzmir ve Bursa gibi şehirlerde “zamanla yarış” hala devam ediyor.

Belediyeler Şeffaflık Testinde: İlk Yılın Ekonomik Raporu

Yerel yönetimlerin mali disiplini ve şeffaf yönetim vaatleri, seçim sonrası dönemde en çok sorgulanan alanlardan biri oldu. “Katılımcı bütçe” uygulamalarının başlatılması, halka açık ihale süreçleri, dijital belediyecilik çözümleri gibi projeler bazı şehirlerde sınırlı adımlarla hayata geçirildi.

Ancak genel tablo henüz netleşmiş değil; belediyeler sosyal medyada görünürlük sağlasa da, karar alma süreçlerine halkın katılımı sınırlı kalıyor ve bütçelerde vaat edilen şeffaflık büyük ölçüde vitrin düzeyinde kalıyor.

Beklentiler ve Gerçeklik: Sahadan ve Uzmanlardan İlk Yıl Yansımaları

Kamuoyunda en çok dile getirilen duygu, sabırla bekleyiş. Halkın önemli bir kesimi, yönetime yeni gelen kadroların projelerini hayata geçirmesi için zaman tanıyor. Ancak bu beklenti, bazı şehirlerde umutsuzluğa ve yeniden bir “boş vaat” sendromuna dönüşmüş durumda.

Kent plancıları ise dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor: “Seçim dönemlerinde verilen sözler, kentin uzun vadeli stratejik planlarıyla örtüşmüyorsa; kaynaklar yanlış alanlara kayabilir,” diyorlar.

Bu nedenle uzmanlar, belediyelerin uzun vadeli planlara sadık kalmasının, hem kent kimliği hem de sürdürülebilirlik açısından kritik olduğunu ifade ediyor.

Seçimle Başlayan Süreç, Yönetimle Anlam Kazanır

Yerel seçimler, şehirlerin kimliğini belirleyen en önemli demokratik araçlardan biri. Ancak seçimle kazanılan güvenin devamı, icraatla mümkün. Şehirlerin meydanlarında, sokaklarında, otobüs duraklarında ve pazar yerlerinde hissedilmeyen hiçbir vaat, gerçekte karşılık bulmuş sayılmaz.

Bugün geldiğimiz noktada, yerel yönetimlerin ilk yıl karnesi karma bir tablo sunuyor: Bazı şehirler projelerde hız alırken, bazıları hala hazırlık aşamasında. Halk ise sadece söz değil, artık sonuç görmek istiyor.

Son Söz

Yerel yönetim, bir şehrin kaderini belirleyecek kadar güçlü bir yapıdır. Seçimlerden sonra gelen her yıl, verilen sözlerin gerçeğe dönüşmesi için bir sınavdır. Bu sınavı geçenler, yalnızca oy değil; gönül de kazanır.

Nitekim, bir şehrin gerçek gücü; o şehrin insanına verdiği değerle ölçülür.

adliye seçim

Ekran Görüntüsü 2025 09 10 164953

adliye seçim  2