Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucu, birçok kişi için büyük bir sürpriz oldu.

Seçimden zaferle çıkan yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, beklenmedik bir sonuçla ülke gündemine oturdu…
Açık konuşmak gerekirse, bu sonuç pek çok çevre tarafından öngörülmüyordu…
Özellikle Cumhur İttifakı, seçim sürecini şaşkınlıkla takip etti.
Cumhurbaşkanımız, son derece olgun ve yapıcı bir mesaj yayımlayarak demokratik sürece saygısını gösterdi.
Ancak ittifakın ortağı Sayın Devlet Bahçeli’nin tepkisi oldukça sertti…
Hatta seçim sonuçlarının kabul edilmeyebileceği yönünde açıklamalarda bulundu.
Bahçeli’nin bu tutumu, belki de Türkiye’nin ilerleyen süreçte karşılaşabileceği olası riskleri önceden görmesinden kaynaklanıyor olabilir…
Yeni Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs’ı hangi yöne sürükleyeceği şimdiden merak konusu.
Şurası açık ki bu seçimin kaybedeni yalnızca Ersin Tatar değil, aynı zamanda Cumhur İttifakı da oldu.
Çünkü Tatar’a verilen yoğun destek, beklenen sonucu getirmedi.
Bu durum, yapılan hataların veya yapılmayanların bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Kıbrıs’ın kalkınmasındaki ihmaller…
Uluslararası tanınırlığı konusunda yeterli adımların atılmaması…
Temel sorunlara gerektiği kadar eğilinmemesi…
Rum tarafının askeri yığınaklarına karşı sessiz kalınması…
Mavi Vatan mücadelesinde gösterilen zafiyetler…
Enerji arama çalışmalarının durdurulması…
Üretime yönelik yatırımların yetersizliği…
Tüm bu eksiklikler zincirleme bir şekilde seçimin sonucunu etkilemiş olabilir…
Bu noktada, ABD’nin Doğu Akdeniz’e verdiği stratejik önem dikkat çekici…
Önümüzdeki dönemde Washington’un bölgeye daha fazla ağırlık vereceği ve uzun vadeli planlarını devreye sokacağı öngörülüyor...
Nitekim kısa süre önce bir ABD komutanının dile getirdiği “savaş yaklaşıyor” ifadesi, bölgedeki gerilimin artabileceğinin sinyali olarak görülüyor…
Bu durumda akıllara şu soru geliyor.
Söz konusu savaşın adresi neden Doğu Akdeniz olmasın?
Çünkü bölgedeki petrol ve doğalgaz rezervleri, dünya enerji piyasası açısından son derece kritik bir öneme sahip…
Yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın bu süreçte nasıl bir dış politika izleyeceği belirleyici olacak…
Yeniden Annan Planı’na dönüş mü yaşanacak?
ABD bu yönde bir baskı kurar mı?
Erhürman’ın seçim sonrası yaptığı “Dış politikada Türkiye ile istişare içinde olacağız”
Şeklindeki açıklaması umut verici bir mesaj taşıyor...
Bu ifadeyi olumlu bir başlangıç olarak görmek gerekir.
Çünkü Kıbrıs, Türkiye için sadece bir ada değil, jeopolitik ve stratejik açıdan hayati bir bölgedir.
Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları, başkalarına bırakılmayacak kadar değerlidir.
Sonuç olarak; bu seçim yalnızca bir siyasi değişimi değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor olabilir.
Ankara’nın bu süreci yakından ve dikkatle takip etmesi elzemdir…
Vesselam…

*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*