KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN
Dünyanın jeopolitik satrancı, artık yalnızca askeri veya diplomatik hamlelerle değil, enerji arterleriyle oynanıyor. Enerji artık sadece bir ihtiyaç değil, aynı zamanda stratejik bir koz, ekonomik kalkınmanın omurgası ve uluslararası ilişkilerin belirleyici gücü. Tam da bu denklemde Türkiye ve Pakistan arasında geliştirilen yeni enerji iş birliği girişimi, yalnızca iki ülkeyi değil, bölgeyi ve belki de Avrasya’nın kaderini etkileyebilecek nitelikte.
Enerji Koridoru Nedir?
Türkiye ile Pakistan arasında konuşulan enerji koridoru, aslında sadece boru hatlarından ibaret bir proje değil. Bu koridor; enerji transferi, lojistik altyapı, yeşil enerji yatırımları, elektrik ticareti ve stratejik ortaklığı içeren çok katmanlı bir vizyon. Özellikle İran, Azerbaycan, Türkmenistan ve Katar gibi enerji zengini ülkelerin kaynaklarının Pakistan üzerinden Güney Asya’ya, Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması hedefleniyor. Bu bağlamda koridor; kuzeyde Orta Asya, doğuda Çin ve Hindistan, batıda Avrupa, güneyde ise Afrika’ya kadar uzanabilecek bir enerji kuşağının omurgası olabilir.
Türkiye: Batı’nın Kapısı
Türkiye, jeopolitik olarak Doğu ile Batı arasında köprü olma özelliğini enerji alanında da taşıyor. Azerbaycan gazını taşıyan TANAP ve TAP projeleriyle bu rolünü ispatlayan Türkiye, şimdi aynı stratejik bakışı Pakistan ile kurulan enerji ortaklığına da taşımak istiyor. Bu koridor sayesinde Türkiye, yalnızca doğalgaz değil, yenilenebilir enerji teknolojileri ve elektrik ticareti açısından da bölgesel bir merkez haline gelebilir.
Pakistan: Güney Asya’nın Enerji Açlığı
Öte yandan Pakistan, hızla büyüyen nüfusu ve sanayileşme süreciyle ciddi bir enerji açığı yaşıyor. Her yıl milyarlarca dolarlık enerji ithalatı, ülke ekonomisi üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Türkiye ile kurulacak enerji koridoru sayesinde Pakistan, daha istikrarlı ve uygun maliyetli enerjiye erişim sağlayabilir. Aynı zamanda Türk şirketleri için bu pazar büyük fırsatlar barındırıyor.
Çin Etkisi ve Orta Koridor Dengesi
Enerji koridorunun yalnızca ikili değil, çok taraflı bir potansiyeli var. Çin’in “Kuşak ve Yol” projesi kapsamında Pakistan’da yürüttüğü CPEC (Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru) ile Türkiye’nin Orta Koridor Projesi, birbirine entegre edilebilir. Böylece Çin’den çıkan bir enerji akışı, Pakistan üzerinden Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya ulaşabilir. Bu da sadece ekonomik değil, diplomatik ve güvenlik anlamında da yeni bir iş birliği zeminini oluşturur.
Zorluklar ve Fırsatlar
Elbette böyle bir projenin hayata geçmesi kolay değil. Jeopolitik gerilimler, bölgesel çatışmalar, güvenlik riskleri, altyapı eksiklikleri ve finansal kaynak sorunları gibi birçok engel mevcut. Ancak bu engellerin aşılması için gereken irade ve stratejik vizyon her iki ülkede de var. Zira artık enerji, sadece “temin edilecek bir mal” değil; kalkınmanın, barışın ve diplomatik gücün temel taşı.
Sonuç: Ortak Gelecek İçin Ortak Enerji
Türkiye ve Pakistan arasında kurulacak enerji koridoru, sadece boru hatlarıyla sınırlı bir proje değil; yeni bir vizyonun, karşılıklı güvenin ve ortak kalkınmanın simgesi olabilir. Bu stratejik hamleyle hem Türkiye hem Pakistan sadece enerjiye değil, geleceğe yatırım yapmış olacak. Bu koridor, eğer akılcı adımlarla inşa edilirse, yalnızca bu iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi dönüştürebilir. Yeni bir enerji İpek Yolu’nun tam da arifesinde olabiliriz. Ve belki de tarih, bu adımı iki kardeş ülkenin attığını yazacak.
Kaynaklar: Dışişleri Bakanlığı Verileri, BM Raporları, Uluslararası Ajans Analizleri