Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun CHP’den ayrılarak AK Parti saflarına katılması, siyasi kulislerde adeta bir deprem etkisi yarattı….

Bu adımın ardından, çok sayıda belediye başkanı ve milletvekilinin de benzer bir yol haritası çizerek parti değiştirme hazırlığında olduğu, siyaset koridorlarında yüksek sesle dillendiriliyor….

Elbette…bir siyasetçinin parti değiştirmesi, demokratik hayatın doğal bir parçasıdır…
Kimsenin buna itirazı yok..
Peki, bu geçişler ne derece meşru, ne kadar siyasi ahlaka uygun…düşünmek lazım…

Şöyle ki; vatandaş sandığa gidip oy verdiginde sadece bir kişiye değil, aynı zamanda bir programa, bir anlayışa ve bir parti kimliğine güven duyduğu için oy verir…

Yani bu tür kararların toplum nezdinde karşılık bulacak haklı ve güçlü gerekçelere dayanması şart…
Çünkü seçmenin güveni, siyasetçinin en değerli sermayesidir…
Bu güveni korumanın yolu da, atılan her adımı açık, şeffaf ve samimi bir şekilde seçmenle paylaşmaktan geçer…

Aksi takdirde, bu geçişler kamuoyunda kişisel menfaatlere dayalı bir hamle olarak algılanır…
Arkasında gizli pazarlıkların, hesapların olduğu şüphesi doğar…ki ülkemiz bunu geçmiş dönemlerde çok acısını çekti…

Unutulmamalı ki; siyasetçinin en büyük sorumluluğu, kendisine oy veren kitleye karşıdır…
Onların iradesini temsil etmek, onların güvenini taşımak ve onların beklentilerini karşılamakla mükelleftir…

Sonuç olarak, parti değişiklikleri bir hak olmakla beraber, aynı zamanda ağır bir sorumluluktur…
Bu sorumluluk, samimiyetle taşındığında demokrasiyi zenginleştirir; aksi halde siyaseti yozlaştırır…

Vesselam…