Türkiye’nin Suriye’de askeri varlığını tahkim etme çabalarının yeni bir boyuta evrildiğini görüyoruz.

Son günlerde yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin Suriye’de askeri varlığını tahkim etme çabalarının yeni bir boyuta evrildiğini ve bu durumun bölgedeki diğer aktörleri ciddi şekilde rahatsız ettiğini ortaya koydu…

Geçtiğimiz günlerde İsrail savaş uçaklarının Suriye’nin Humus kentinde yer alan T4 havaalanını bombalaması, ilk bakışta alışıldık bir İsrail-Suriye gerilimi gibi görünse de işin perde arkasında çok daha derin bir stratejik mesaj yatıyor…

Zira bu üs, Türkiye’nin kuracağı ve SİHA konuşlandıracağı bir askeri üs olacaktı…

İsrail’in bu hamlesi, doğrudan Türkiye’ye yönelikti. Üstelik bu değerlendirme, bizzat İsrail yetkilileri tarafından da teyit edildi…

İşin özünde ise, istenen net ve açıktı: “Suriye’de askeri üs kurmayın!”, “Kurarsanız vururum!” demekti…

Ankara, uzun süredir Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgeler oluşturmak, göç dalgasını sınırlamak ve PKK/YPG tehdidini sınır ötesinde bertaraf etmek amacıyla askeri varlık gösteriyor…

Ancak Humus gibi Şam rejiminin kontrolündeki bölgelere yönelmek, artık Türkiye’nin sadece savunma eksenli değil, daha geniş bir nüfuz politikası izlediğinin işareti…

Bu durum, Ankara’nın sadece kendi güvenliği için değil, bölgesel bir denge kurucusu olma iddiası taşıdığını da gösteriyor…

Ne var ki, bu iddia sahada yalnızca Suriye rejimiyle değil; Rusya, İran ve İsrail gibi güçlü aktörlerle de çetin bir satranç oyununu beraberinde getiriyor…

Türkiye gibi NATO üyesi bir ülkenin Suriye’nin iç bölgelerinde askeri üs kurması, Tel Aviv’in alışık olduğu bir durum değil…

Demek ki; İsrail, Türkiye’nin varlığını tehdit olarak algılamakta…

Bu, “Bu bölgede yeni bir oyun kurucuya yer yok” mesajıdır.

Peki, Ankara Ne Yapmalı?

Bu noktada Türkiye’nin stratejik hedeflerini yeniden değerlendirmesi gerekiyor…

Ankara, bu tür tepkileri minimize etmek için diplomasi kanallarını daha etkin kullanmalı. Özellikle İsrail’le yeniden kurulan ilişkiler, doğrudan iletişim yoluyla krizi tırmandırmadan çözmek için bir fırsat sunuyor…

T4 havaalanının bombalanması, sadece bir saldırı değil, Orta Doğu satranç tahtasında yapılan sembolik bir hamleydi. Bu hamle, Türkiye’ye açık bir mesaj içeriyor: “Buraya gelmeyin.” Şimdi Ankara’nın önünde iki seçenek var: Ya bu mesajı dikkate alıp geri çekilecek ya da bölgedeki etkisini pekiştirmek için yeni diplomatik ve askeri yollar arayacak…

Orta Doğu’da hamle yapmak cesaret ister, ancak her hamle satrancı kazanmak anlamına gelmez. Asıl mesele, oyunu doğru okumakta…

Vesselam…