19 Ağustos sabahı, TBMM’nin Çankaya kapısının yakınında beyaz renkli eski bir toros marka araba yakıldı…
Ne olduysa, herkesin aklına o meşhur “Beyaz Toros” hikâyeleri geldi…

Hani 90’lı yıllarda Doğu’da, Güneydoğu’da adı faili meçhullerle anılan, halkın dilinde “ölüm arabası” diye bilinen o araçlar var ya…
İşte onlardan bahsediyorum…

1993–1996 yıllarında ‘Beyaz Toros’, aydınlatılamamış faili meçhul siyasal cinayetlerde kullanıldığı düşünülen ve polis aracı görüntüsü verilmiş bir suç aracı olarak anılırdı…

O dönemlerde sivil kıyafetli, hiç polise benzemeyen adamlar birden ortaya çıkar…
Polisiz, bizimle Emniyet’e kadar gelmeniz lazım….der….
insanları o beyaz Toros’a bindirirdi…
Ve maalesef o arabaya binen bir daha geri dönmezdi…

Gençler pek bilmez bu işin hikâyesini…
Ama orta yaş ve üstü gayet iyi hatırlar…
O zamanlarda o arabayı görenin tüyleri diken diken olurdu…Çünkü nereye gittiği, kimin götürüldüğü, geri dönülüp dönülmeyeceği hep bir muammaydı…

Aradan yıllar geçti…
Faili meçhul cinayetler azaldı…
Zorla götürülmeler geride kaldı ama “Beyaz Toros” hâlâ bir sembol olarak aklımızda yer etti…
Toros hikayesi hangi dönemde gündeme gelse…
Siyasiler illa ki çıkıp açıklama yapmak zorunda kalır…

Neyse…şimdi gelelim bugüne… Meclis’in önünde yakılan o beyaz toros marka araç…
İster istemez insanın aklına türlü türlü sorular getiriyor…
Kontrollü kaos mu yaratılıyor…
Bu işin arkasında kim veya kimler var…
Birileri eskiyi mi hatırlatmak istiyor…
Yoksa topluma tehdit havası mı veriliyor…
Bekleyip göreceğiz…

Ne olursa olsun, belli ki bu bir tesadüf değil…
Birileri geçmişin hayaletlerini hortlatmak peşinde gibi görünüyor…

O yüzden çok dikkatli olmak ve tuzağa düşmemek lazım…Vesselam.