KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN
21. yüzyıl, enerjinin yalnızca bir ihtiyaç değil; aynı zamanda bir güç, bir koz, hatta bir diplomasi aracı olduğunu dünyaya tekrar hatırlattı. Küresel enerji talebi her geçen yıl artarken, bu talebi yönlendiren, dağıtan ve kontrol eden ülkeler sahnede başrolde yerini alıyor. İşte tam bu noktada Türkiye, sadece coğrafi değil; stratejik, ekonomik ve politik bir enerji kavşağı olarak dünya haritasında parlıyor.
Küresel Talep: Doymak Bilmeyen Bir Enerji Açlığı
Dünya nüfusu 8 milyarı aştı. Sanayileşme, dijitalleşme ve ulaşımda yaşanan devrimler enerji ihtiyacını katladı. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, 2040 yılına kadar enerji talebinde %30’a varan bir artış bekleniyor. Bu artışın büyük bölümü Asya ve Afrika gibi gelişmekte olan bölgelerden kaynaklanıyor.
Fosil yakıtlara olan bağımlılık sürse de, yenilenebilir kaynaklara olan ilgi de hızla artıyor. Ancak geçiş sürecinin sancılı olacağı açık. Bu sancılı süreçte ise enerjiyi dağıtan ülkeler, kelimenin tam anlamıyla "oyun kurucu" rolünde.
Türkiye: Doğu ile Batı Arasında Enerji Köprüsü
Enerji haritasına bakıldığında, Türkiye adeta doğal bir köprü gibi yer alıyor. Bir yanda dünyanın en büyük doğalgaz ve petrol rezervlerine sahip Orta Doğu, Hazar ve Rusya; diğer yanda bu enerjiye muhtaç olan Avrupa var. Türkiye, tam ortasında...
Bu eşsiz konumu sayesinde Türkiye, yıllardır enerjinin doğudan batıya taşındığı bir geçiş noktası olmanın ötesine geçmeye başladı. Artık hedef daha büyük: Enerji Ticaret Merkezi (Hub) olmak.
Dev Projeler, Stratejik Hamleler
Türkiye’nin enerji stratejisi son 20 yılda büyük bir dönüşüm geçirdi. İşte bu dönüşümün kilometre taşları:
TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı), Azerbaycan gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyor.
TürkAkım, Rus gazını Karadeniz altından Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya ulaştırıyor.
Boru hatları entegrasyonu, Türkiye, Irak, İran ve Hazar bölgesi kaynaklarını birbirine bağlayabilecek bir boru ağı altyapısı kuruyor.
Doğalgaz ticaret platformu (EPİAŞ), Türkiye gaz alım-satımını serbest piyasa koşullarında yapabilen bir merkez olma yolunda ilerliyor.
Yenilenebilir Enerji ve LNG Atılımları
Türkiye sadece boru hatlarına değil, aynı zamanda yenilenebilir enerji yatırımlarına ve LNG terminallerine de büyük önem veriyor. Rüzgar, güneş ve jeotermal kaynaklarda kapasite artarken, ithal LNG ile farklı ülkelerden enerji temini çeşitlendiriliyor. Bu da hem arz güvenliği sağlıyor hem de Türkiye’yi "oyunun kurallarını belirleyen" konuma taşıyor.
2025 ve Sonrası: Hedef Net, Yol Zorlu
Enerji sadece bir kaynak değil; aynı zamanda bir bağımsızlık göstergesidir. Türkiye, enerjide dışa bağımlılığını azaltmak, enerji ticaretinde merkez ülke olmak ve enerji diplomasisinde güçlü bir aktör rolü üstlenmek istiyor. Bu yol kolay değil. Ancak atılan adımlar, kurulan altyapılar ve geliştirilen ilişkiler gösteriyor ki: Türkiye bu yarışta artık sadece yarışmacı değil, aynı zamanda parkuru belirleyen ülke olmaya aday.
Son Söz:
Dünya enerjide yeni bir düzene hazırlanıyor. Enerji artık sadece "taşınan bir madde" değil, "taşınırken kimin elinde olduğu" ile anlam kazanıyor. Türkiye’nin elindeki enerji kozları, sadece bugünü değil; yarının siyasi ve ekonomik dengelerini de belirleyecek güçte.
Ve bu güç artık bir realite:
Enerji Türkiye’den geçiyor.
Kaynaklar: Dışişleri Bakanlığı Verileri, BM Raporları, Uluslararası Ajans Analizleri