İran coğrafyası, tarih boyunca Türk varlığının kesintisiz izlerini taşımıştır.
Urmiye’den Tebriz’e, Erdebil’den Horasan’a, hatta İsfahan ve Kirman’a kadar uzanan geniş sahada yüzyıllardır Türk dili, kültürü ve kimliği yaşamaktadır…
Bugün İran’ın 31 eyaletinin büyük bir kısmında…
Özellikle Kuzeybatı ve Kuzeydoğu hattında güçlü bir Türk nüfusu bulunmaktadır…
Bu durum sadece bir etnik gerçek değil…
Aynı zamanda Türk dünyasının kültürel ve stratejik bir devamlılığıdır…
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın, geçmişte 100 Türk milletvekilini bir araya getirerek “Türk Fraksiyonu” kurulmasına öncülük ettiği unutulmamıştır…
Bu adım, İran Türkleri için demokratik temsil yolunda tarihi bir dönüm noktasıydı…
Bugün Pezeşkiyan yeniden cumhurbaşkanı sıfatıyla görevdeyken, Güney Azerbaycan Türklerinin beklentisi, o ruhun yeniden canlandırılması ve Türk kimliğinin İran’da meşru bir zemin kazanmasıdır…
Bu yalnızca bir azınlık meselesi değil, İran’ın toplumsal barışı ve bölgesel istikrarı açısından da stratejik bir gerekliliktir…
Son dönemde çeşitli istihbarat ve bölgesel gözlemler…
PKK unsurlarının Türkiye’den İran topraklarına, özellikle Güney Azerbaycan hattına kaydırıldığı yönünde iddiaları gündeme taşımaktadır…
Bu gelişme, hem Türkiye’nin güvenliği hem de İran Türklerinin geleceği için ciddi riskler taşımaktadır…
PKK’nın yerleşmesi, Güney Azerbaycan’da etnik çatışmaları körükleme potansiyeli taşımakta…
Bölgeyi bir vekalet savaşının alanı haline getirme tehlikesi doğurmaktadır…
Bu senaryo, Türk coğrafyasında yeni bir kaos kuşağı yaratma girişimi olarak okunmalıdır…
Güney Azerbaycan sadece İran Türklerinin meselesi değildir…
Tüm Türk dünyasının ortak sorumluluğudur…
Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan ve Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri, bölgedeki Türk nüfusunun haklarının korunması için…
Diplomatik düzeyde ortak bir duruş sergilemelidir…
Kültürel ve eğitim projeleri ile Güney Azerbaycan’daki Türk kimliğinin yaşatılmasına destek verilmelidir…
Uluslararası kamuoyunda farkındalık çalışmaları yapılarak İran Türklerinin talepleri barışçıl bir zeminde gündeme taşınmalıdır…
İran’la ikili ilişkilerde, Türk nüfusun demokratik haklarının güvence altına alınması öncelikli başlık olmalıdır…..
Bugün Güney Azerbaycan üzerinde oynanan oyunları görmezden gelmek, hem tarihimize hem kardeşliğimize sırt çevirmek olur…
Türk dünyası, sınırların ötesinde de bir millet bilinciyle hareket etmek zorundadır…
Unutulmamalıdır ki…
Güney Azerbaycan’da Türk kimliği zayıflarsa, bu sadece İran Türklerinin değil, bütün Türk dünyasının kaybı olur…
O nedenle bugün, söz söyleme ve dayanışma zamanıdır…
Vesselam…
*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*
 
                 
             
             
             
             
             
             
             
         
         
         
         
         
         
         
         
        