Dünyanın neresine bakarsak bakalım, ABD’nin “demokrasi”, “insan hakları” veya “uyuşturucu ile mücadele” başlığı altında yürüttüğü operasyonların arkasında mutlaka daha büyük bir jeopolitik hesap çıkar….
Irak’ta, Libya’da, Suriye’de, İran’da defalarca gördüğümüz gibi…
Şimdi ise Washington… kurduğu oyunu Amerika’nın petrol kalbi Venezuela’da sahneliyor…

Yıllardır içeride muhalefeti destekleyerek sonuç alamayan Washington…
Bu kez “uyuşturucu ile mücadele” bahanesiyle Karayipler’e savaş gemileri, uçak gemileri, bombardıman uçakları ve deniz piyadeleri yığmaya başladı….
Resmî gerekçe net: “Narkotik operasyonları”. Oysa Venezuela’nın elinde dünyanın en büyük petrol rezervlerinden biri bulunuyor….
Asıl hedefin ne olduğu çok açık…

Venezuela ise bu baskıya karşı yalnız değil….
Ülkede yüz binlerce milis gücü hazır bekliyor…
ordu sürekli tatbikat yapıyor…Üstelik Çin ve Rusya ile yapılan enerji ve savunma anlaşmaları, Venezuela’nın arkasında güçlü bir blok oluşturuyor….
Bu da ABD’nin olası bir doğrudan müdahaleyi Afganistan ve Irak’tan bile daha maliyetli hale getireceğini gösteriyor…

ABD ekonomisi zor bir dönemden geçiyor…
Çin ise büyümeye baş döndürücü bir hızla devam ediyor…
Dünya enerji piyasasında kontrolü kaybetmek istemeyen Washington…
Venezuela petrolünü ele geçirerek hem rakiplerine darbe vurmak hem de kendi ekonomik dengelerini toparlamak istiyor…Kısacası mesele “uyuşturucu” değil; mesele petrol, enerji hatları ve küresel güç mücadelesi…

Venezuela halkı bu gerilimi görüyor ve hazırlıklı bekliyor…Ülke, adeta yıllardır süren bir kuşatmanın ortasında; ama teslim olmuş değil…
Bugün Venezuela üzerindeki rekabet sadece Caracas ile Washington arasındaki bir kriz değil; aynı zamanda ABD–Çin–Rusya ekseninde şekillenen yeni dünya düzeninin bir cephe savaşı….

Kısacası; Venezuela dosyasının özeti şudur:
Bahaneler değişiyor, aktörler değişiyor ama oyunun adı değişmiyor…
Enerjiyi kontrol eden…
Dünyayı kontrol ediyor…
Bize de bunlardan ders çıkarmak düşer…
Vesselam….

*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*